19 Eylül 2016 Pazartesi

SEN DE Mİ BRÜTÜS



           Kimseye inanamamak , güvenememek bir hastalık olabilir mi acaba?

           Ya da bu doğuştan olan bir özellik mi insanda yoksa sonradan mı oluşuyor?

           Yani bütün güveninizi siz durup dururken mi kaybedersiniz yoksa size bunu zorla kaybettirirler mi?

            Peki bununla nasıl baş etmelisiniz?

           Bu güvensizliği yenmenin bir yolu var mıdır?


          Bence güvensizlik doğuştan olan bir özellik değildir.Tüm bebekler güvenmek, güven içinde yaşamaya alışmak  için doğar . Annesine güvenmek ; ona bakacağına ,ihtiyaçlarını zamanında karşılayacağına, yanında olacağına ,onu bırakmayacağına güvenmek ister . Bu iç güdüseldir. Hatta bilim adamları 0-2 yaş arasını Temel güvene karşı - Güvensizlik dönemi olarak adlandırır. Yani bu dönemde ; zamanında doyurulan, zamanında altı temizlenen, zamanında uyutulan , ilgilenilen, annesi tarafından bırakılmayan bebeklerin , yetişkinlikte daha öz güveni yüksek bireyler olarak hayatlarına devam ettikleri gözlemlenmiştir.O zaman demek oluyor ki bu güvensizlik aslında doğuştan olmuyor gibi.Mutlaka bir dış etken olması gerekiyor güvensizlik için. Diyelim ki , aileniz size psikolojik olarak güven verdi. Harika.! Hem kendinize , hem de dış dünyaya güvenerek başladınız hayata. İlk ne zaman başlıyor dış dünya hayatı , okulda.Okulda , arkadaşlarınız , öğretmenlerinizle başlar işte gerçek hayat.Çocuklukta, küçük boyutlarda başlar tabi olaylar.Mesela hiç yapmadığınız birşey için öğretmene şikayet eder arkadaşınız sizi.Ya da hiç söylemediğiniz bir söz yüzünden sınıf arkadaşlarınız size küser.Bunlarla büyürsünüz,ergenlikteki güvensizlikleri ise o yıllarda  en üst seviyede gibi görürsünüz.Sanki bütün dünya üzerinize geliyor gibi hissedersiniz.Aileniz zaten sizi hiç anlamıyor diye düşünür,tek güvendiğiniz insanlar arkadaşlarınız olur.Okulda birlikte olursunuz, akşam eve gidince telefonla konuşursunuz yine de bitiremezsiniz anlatacaklarınızı.O ilişkilerde de küçüklüktekinin bir iki kat fazlasıyla nasıl arkanızdan vurulduğunuzu görürsünüz.Bu kez öğretmene şikayet değil de , ergenlikte en önemli olan arkadaş grubundan uzaklaştırma taktikleri
olur.Fitnelemeler o yıllarda başlar.Dedikodular, kıskançlıklar...Bunların en top yaptığı yıllardır o yıllar.Çünkü ergen ben merkezcidir.Yani kendini çok önemser, dünyası kendisi ve arkadaşlarından ibarettir.En büyük aşk acıları, en büyük hayal kırıklıkları o yıllarda yaşanır.En büyük güven yıkılmaları da o yıllarda olur.Aslında yaşananlar büyük değildir de ergen için kocamandır herşey.Her sorun dağlar gibi görünür.Yani bu insan gelişiminin fizyolojik değişiminin psikolojik getirileridir.Bir taraftan gelecek kaygısı, sınav gerginliği, aşk hayatı, arkadaş kazıkları hepsi bir arada yoğun olarak yaşanır.Güvensizlikle ilgili akılda kalıcı ilk  durumların yaşandığı, güvensizlik temellerinin atıldığı yıllardır.Bu dönemi sağlıklı, daha doğrusu en az zararla atlatırsanız şanslısınız demektir.Şükür biten ergenliğin ardından üniversite yılları biraz rahat geçer.Hem ruhunuz hem bedeniniz biraz dinlenir.Kişiliğiniz biraz oturmaya başlar.O yılları keyifli geçirirsiniz.Ve sonra iş hayatı...Başka bir dünya.Unuttuğunuz güvensizlikleri tekrar hatırlayacağınız yeni entrikalarla dolu bir dünya.Ama yenisiniz, idealistsiniz.Gençsizniz.Gücünüz var.Mücadele edersiniz.Zaten o yıllarda bir eş adayı olur.Söz, nişan , düğün vs. çok da etrafla ilgilenmezsiniz zaten.Derken kendinizi bir evde , yemek yapıp , bulaşık yıkayıp, ütü, çamaşır denen şeytan beşgeninin içinde bulursunuz.Yeni bir ev, yeni çevre...Yeni tanımaya başladığınız bir eşiniz var.Bir taraftan işe gidiyorsunuz.Ama yine de mutlusunuz.Neden? Eeee işiniz, eşiniz, eviniz var.Standartlardasınız yani.Daha ne olsun ki değil mi?Aaaa tabi birşey eksik.Çocuk...Hemen bir de çocuk olsun.Tamam.İşte şimdi tamam olduk.Bütün o yaptığınız işlere bir de çocuk bakımı eklenir.Hem bakıcaksınız yani temel ihtiyaçları,hem de zihinsel gelişimi için gece gündüz konuşup,oyun oynayıp, boyama yapıp, legoları dizip, yok işte puzzlellar  yapıp eğiteceksiniz.Bu arada siz hala güvenmektesiniz.Neye bir gün herşeyin daha az yorucu olacağına.Devam....Bu arada bütün bunları yaparken de takdir edilmezsiniz.Olsun ama siz yine de pes etmezsiniz.Deliler gibi bir çaba içindesiniz.Belki bir gün güzel olacak herşey diye.Sonra aradan yıllar geçtikçe , akıntıya kürek çektiğinizi ve çok yorulduğunuzu farkedersiniz.Aslında bedeninizin gücü vardır da.O bedeni harekete geçirecek ruhunuz çökmüştür.Çünkü hiç beslenmemiş.Aksine kurusun diye herşey yapılmış , susuz bırakılmış aslında.Bir süre sonra ne eşinize, ne evliliğinize , ne de bir gün herşeyin güzel olacağına inandığınız bu hayata güveniniz kalmaz olur. Ki bu aslında büyük bir güven kaybıdır.Yani burada yazdığımız gibi saniyelik bir cümleden ibaret değildir.Bu aslında yıkımdır.Çünkü inandığınız , güvendiğiniz, geleceğinizi , hayatınızı adadığınız bir kurumun boş bir balondan iberet olduğunu, yıllarınızın heba olduğunu farketmek büyük bir yıkımdır.Güvensizlik bu yaşananlarla birlikte artık içinize iyice işlemeye başlar.Ne dedik , bebeklikten yetişkinliğe kadar kaç kez güveniyorsunuz yazdık.Bütün bu gelişimsel dönemlerde de kaç kez güveniniz kırılıyor.Kandırılıyorsunuz,inandırılıp , kaç kez yarı yolda bırakılıyorsunuz bir düşünün şimdi siz de kendi hayatınızı.En yakınınız bazen sizi ortada bırakıveriyor.Ya da şöyle diyelim en yakınım diye gördüğünüz, hissettiğiniz.Ama
maalesef  insanoğlu, unutuyor yaşadıklarını bazen ve tekrar güveniyor , tekrar inanıyor.Çünkü insanın yarası soğuyor, kuruyor.kabuk bağlıyor ve iyileşiyor.Taa ki tekrar yara alana kadar o acı unutulduğu için yine aynı hataları yapma nedenimiz.

          Fakat defalarca aynı şeyler olunca , artık buzlaşıyorsunuz.Katılaşıyorsunuz.Bir kere kimseye inanmamaya başlıyorsunuz.Güvenmemeye.Herkesin, herşeyin geçici olduğunu gösteriyor hayat size.Ve ya en yakınınızın bile nasıl canınızı yaktığını görüyorsunuz.Eğer çıkarlarınız çatışırsa ya da hiç bir çıkarınız yoksa dahi sırf sizi ezmek için neler yapabileceğini görüyorsunuz.Sen benim canımsın,ciğerimsin, seni çok seviyorum laflarının içinin boşluğunu öğreniyorsunuz yıllar içinde.

        Yazdıklarımıza bakarsak demekki güvensizlik sonradan oluyor.Peki bununla nasıl baş etmeliyiz, bunu nasıl yenmeliyiz?  .....SİZCE?


        Bence benim bunu yenmem çok zor .Çünkü benim artık güvendiğim, inandığım kişi ve değerlerin sayısı çok çok az.Yeniden tamir olmam da o kadar uzak ve zor görünüyor ki.Hiç bir şeye şaşırmama dönemine girdim galiba ben artık.Yani bu demek oluyor ki arkadaşlar ben artık herkesten herşeyi bekliyorum.''Yok o onu yapmaz, bu şunu yapmaz ''demiyorum hiç kimse için.Çünkü bence herkes herşeyi yapabilir.

                                      -HERKES HERŞEYİ YAPABİLİR.-

                                   Artık kimseye güvenmeme günlerimdeyim.


                       

   Umarım sizin hayatınız güven ve huzur içindedir.










         



    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder