27 Eylül 2016 Salı

ELLERİM BOMBOŞ



          Senden ayrılmadan önce bilmiyordum hiç hayatın anlamsızlığını,
          En güzel şeylerin bile yavan kaldığı aklımın ucundan geçmezdi,
          Sen misin bu hallerde olmama sebep , inanmak gelmiyor içimden,
          Oysa ki durmaksızın süren kavgalar meğer aşkın cilveleriymiş.
          Ellerim bomboş ,yüreğimde bir sızı,
          Ateşe atılmış bir demir gibi kor hala,
          Ellerim bomboş, gözümde yaşlar var,
          Güneşin kavurduğu bir çöldeyim.



         Sabah okula gelirken radyoda çıktı bu şarkı.Bilmem hatırlar mısınız.90lı yılların şarkılarındandır.Fatih Erkoç söylerdi.Ben merak ediyorum bu sözcükler nasıl bir araya geliyor.Ne güzel ifade ediliyor duygular.Duygular kelimelerle dillendirilmese ne zor olurdu herşey.Peki bunu yapabiliyor muyuz?

        Bence birçok insanın zorlandığı bir konu bu duygularını ifade edememek.Gerçekten ne hissettiğini karşı tarafa iletememek. Örneğin birine çok kırılıyorsunuz.Sizde kızgınlık,üzgünlük  duygusu ortaya çıkıyor.Birçok insan bunu karşı tarafa iletmeden kendi içinde yaşıyor.Kendi kendine küsüyor, karşı tarafın bundan haberi bile olmuyor çoğu zaman.Şunu yapamıyoruz yani.''Ayşe senin yaptığın şu davranışın beni çok üzdü,bunu yapman için bir nedenin var mıydı?''Sonra o da mutlaka bununla ilgili bir açıklama yapacaktır.Örneğin ''Evet öyle davrandım,çünkü senin söylediğin şu söz yüzünden''gibi gibi...Ya da ''Aslında öyle davranmak istemedim acaba yanlış anlamış olabilir misin?''de diyebilir.Çok çok basit bir diyalog belki bir arkadaşlığı, bir dostluğu, bir ilişkiyi kurtarabilir.Biz bunu ilkokul birinci sınıftan itibaren derslerimizde işliyoruz.''Duyguların Dili'' diye bir konumuz var.Kendini ifade edebilmek üzerine.Ne hissettiğini karşı tarafa iletebilmek kazanımı üzerine.Çünkü bunu yapmak gerçekten zorlandığımız bir şey. İyi hissettiğimizi de söylerken çekiniyoruz.Mesela birinin sizin için yaptığı bir şeye çok sevindiğinizde bunu dile getirmiyoruz.Mutlu olduğunuzda ''Sen varsın diye mutluyum''diyemiyoruz.Bana sevgiyle bakmandan, elimi tutmandan mutluyum demek çok kolay.Ya da sensizlik beni çok üzüyor , mutsuzum diyebilmek de aslında kolay olmalı.Peki neden yapamıyoruz.Bunları yapamamamızın  hepsinin temeli aslında kendimizi yeterince tanımamak olduğunu düşünüyorum ben.Neyin bize ne hissettirdiğini önce kendimiz bilmiyoruz ki,bunu karşı tarafa iletelim.Bizi ne üzer ne mutlu eder kendimizi tanımadan sağlıklı bir iletişim zaten kuramıyoruz.

            Kendini tanımak için de.Maslowun ihtiyaçlar hiyerarşisi geliyor ilk benim aklıma.Bu ihtiyaçlar hiyerarşisinde alt basamaklar gerçeleşmeden kendini tanıma basamağına geçemiyorsun.

İşte kendini tanıma , gerçekleştirme en üst basamak oluyor.


 Şimdi kendinize sorun acaba siz hangi basamakta takılıp kalıyorsunuz.Bir üst basamağa geçmenize engel olan, eksik olan ne ise önce onu tamamlamanız gerekiyor.Yoksa olmuyor arkadaşlar yani herşeyin neden olduğunun bilimsel açıklaması var.Duygularınızın bile, daha doğrusu duygularımızı neden ifade edemeyişimizin.

                     Bugün buna çalışalım bakalım hangi basamaktayız, hangi madde eksik ve nasıl çözümleriz.Ancak o zaman kendimizi tanırmışız:)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder