22 Eylül 2016 Perşembe

KİMSEYE KALMAZ



               
                        Ben bir garip insanım,
             Ne tahtım var ne tacım.
             Tut elimden Allah'ım,
             Yalnız sana muhtacım.

                                                  Necip Fazıl Kısakürek





                                  İşte böyle bir dörtlük bu.Aslında bütün hayatın özeti.Ne şimdi içinde oturduğun ev senin, ne de üstünde taşıdığın beden senin.Ne malına güven, ne de güzelliğine ikisi de emanetin.Ne birinden medet um, ne de ağız eğ elaleme.Ne oturduğun koltuk kalır sana, ne de yaslandığın dağlar, tepeler... Kime kalmış ki bu dünya...

                                Hiç MR çektirdiniz mi bilmiyorum ama ben iki kez girdim o makinenin içine zorla.İstemeye istemeye.Böyle arkası kapalı , kafanızdan yaklaşık 30 cm kadar yukarıya kadar kapalı, silindir şeklinde , karanlık bir tünelin içine yüzüstü yatıyorsunuz.Sonra sanırım on beş dakika kadar yüksek sesle gürültüler veriliyor içeriye,yani sanki dibinizde bir matkap çalışıyor ya da çivi çakılıyor kafanızda,belli zaman aralıklarıyla gürültünün şekli değişiyor.İşte orada , o karanlıkta tabutta olduğunuzu düşünüyorsunuz.Mezardasınız.Karanlık.Çıkamıyorsunuz.Bütün hayatınız, günahlarınız geliyor bir bir aklınıza.Pişmanlıklarınız.Boş kaygılarınız.O on beş dakikada ettiğiniz tövbeler, korkular.Anlamsız hırslarınız.Çocuğunuz, aileniz.Ve orada yapayalnız oluşunuz.Hiçbirşeyin ve hiç kimsenin sizi kurtaramayacak olması.Dua etmeye başlıyorsunuz.Çıkınca artık şunu şunu yapmayacağım.İşte artık dünya işlerine bu kadar dalmayacağım, bak işte mezarda böyle olacak . Şunun için, bunun için üzülmeyeceğim.Gibi gibi.Sonra ne oluyor biliyor musunuz?Çok değil bir gün sonra yine kendinizi bu dünyanın içinde buluyorsunuz.Yine aynı boş tasalanmalar içinde, yine kırıp dökmeler içinde,yine koşuşturmalar,yine beklentiler, yine bitişler, başlayışlar....

                          Şimdi bu dörtlüğü okuyunca ,düşündüm de aslında ne tahtım var ne tacım.Sadece bir insanım , dünyadan gelip geçen milyarlarcasından sadece bir tanesi.Denizdeki bir kum tanesi gibi sadece.Bu kadar da önemli değiliz yani.Bir şey beklemek için de insanları seçmek yanlışlarımız.O insana da onu yaptıran Allah aslıda .Dua edeceksek de isteyeceksek de önce Allah'tan istemeli insan.Elinden geleni yapmalı, biraz kendini hayata, kadere, Allah'a teslim etmeli.Böyle yapınca sanki daha bir kolaylaşıyor herşey.Yani benim için öyle oluyor.Şimdi her olanı böyle karşılamaya çalışıyorum.MR denen o kabus cihaza girmesem de son iki yıldır.Kendimi bazen orada hayal edip, durduruyorum.Kontrol etmeye çalışıyorum .



                       Şimdi arkanıza yaslanın ve bu emanet canınızın kıymetini bilin, ne varsa dert ettiğiniz hepsinin geçici olduğuna inanın....Ne dedik bu dünya ne sana ne de bana kalmaz,Sultan Süleyman'a kalmadı böyle,hiçbir kitap yazmaz....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder