Zihin okuyuculuğum yoktur aslında.Ama küçük ayrıntılarda gizli olan şeyleri çabuk fark ederim. Beni tanıyanlar bilir.Aslında çok incelemem her şeyi ama dikkatliyimdir.Özellikle insan davranışları, o davranışlardaki duruma göre olan değişiklikler dikkatimi çeker.Gözlerin bakışındaki anlık hareketler, ses tonu, mimikler aslında zihnimizi hemen ele verir. Bunun için müneccim olmaya gerek yoktur. Örneğin bir insanın başka birine yalan söylerken ki yüz ifadesini , bakışlarını görüp fark ettiğinizde , ses tonundaki nüans da eklenince aynı ifadelerle sizinle konuştuğunda doğruyu söylemediğini anlarsınız.Sonra ona güvenmemeye başlarsınız.Bakarsınız inanmaya çalışırsınız ama geçen zaman size yanılmadığınızı gösterir maalesef...
Bu insanları tanıma özelliği belki de çok şehir değiştirdiğimden, çok okulda çalışıp çok insanla karşılaştığımdan olabilir ya da sadece benden olabilir...Belki ilişkilerimde, karşıdakinin içine girip onu gerçekten dinleyip, gözlerine bakıp hangi durumda ne yapar ne yapmaz diye öğrendiğimden olabilir.Belki de bu altıncı his denilen şey gerçekten vardır ve bende kuvvetlidir...Çünkü artık ben bile şaşırıyorum kendime ve aslında üzülüyorum bu duruma bazen...Keşke görmesem, keşke hissetmesem diyorum acaba o zaman daha mı mutlu olurdum...Çünkü yalan söyleyene kolay geliyor da dinleyene çok zor oluyor.Karşınızdaki atıp tutarken, yalan söylediğini bile bile ve ayıp olmasın diye yüzüne vurmamak için dişinizi sıka sıka dinlemek çok can sıkıcı...
Sizin yanınızda başkaları hakkında konuşanlar mutlaka sizinle ilgili de başkasına konuşuyordur, size arkadaşının sırrını söyleyen sizin sırrınızı da başkasına anlatıyordur, size bir başkasının nasıl işini bitirmek için yaptığı stratejileri anlatan emin olun bir gün sizin de işinizi bitirecektir,ufak tefek küçük hesapların içinde olanlar sizi de küçük bir hesap için kaybedecektir, küçük şeylere tenezzül edenler hep büyük bedeller ödeyecektir, çok konuşanların çoğunluğu boş konuşur önce belki hoşunuza gider ama bir süre sonra herkesin köşe bucak ondan kaçtığını görürsünüz, bir de yerli yersiz her şeye gülenler vardır sahte gülücükler o insanların da dikkat çekmek için böyle yaptıklarını görürsünüz onlar da anlık ilişkilerin insanlarıdır uzun süreli gerçek ilişkileri olamaz ,yani ''Aman gidelim de bizi azıcık güldürsün'' diyerek yanında insan olanlardır.Bir de dünyası yıkılanlar vardır.Yani onların hep bir derdi vardır, her şey onları bulmuştur, onların sorunları hep en büyüktür,hayat onlara hep zordur.Hep dertli, hep üzgün of pufla geçer hayatları...İşte bunları da insan görünce yolunu değiştiresi gelir.Bazıları da iyi görünümlü fesatlardır. Onlar hep senin iyiliğin için ile başlayan cümlelerle konuşurlar.Yani ''Aslında seni üzmek istemem arkadaşım ama senin iyiliğin için söylüyorum bak o falancaya dikkat et, ya da bence kızına öyle demen yanlış ilerde baş edemezsin yani senin için söylüyorum yanlış anlama , bir kez bizim komşunun da böyle olmuştu....Bak bunu böyle yapmazsan valla sonra şu olur bu olur falan filan....'' İşte bu tipler en dayanılmazlardır, hep akıl verirler , çünkü her şeyi onlar çok iyi bilir, her konuyla ilgili bir anıları, kendilerinin olmasa bile bir akrabasının mutlaka vardır...Hele bir de yaşadığınız hiçbirşeyden haberi olmayan ilişki uzmanları, psikologlar vardır....''Ama bir de böyle yapmayı deneseydin, hiç şunu denediniz mi?'' Bunlar çığlık atılası olanlar...Ne seni, ne yaşadığın hayatın uzaktan yakından bilmeyen ağzı olan konuşuyorlardandır bunlar işte...Onlara da eğer sabrınız olursa hı hı evet olabilir dersiniz ya da sabrınızı taşmışsa artık bilip bilmeden konuşma! diyerek gönderirsiniz onları....Bir de mesafeliler vardır böyle yüzeysel ilişkiler insanları ''Nasılsınız Pınar Hanım, teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız?''Güncel konular konuşurlar , kendileriyle ilgili hiç bir şey anlatmazlar , onlar sadece görüntüde oradadırlar sadece bulunması gereken yerlerde bulunup görevlerini yerine getirip giderler , kimse için bir şey yapmazlar, sadece yapılması gereken işleri yaparlar..Varlardır ama aslında yoklardır.
Bazıları da kendi özel hayatlarıyla ilgili tek kelime etmezler , ya da yuvarlak cümleler genellemeler anlatıp sizin bütün özel hayatınızı didikleyip öğrenmeye çalışırlar, merak ederler, sorarlar...Neredeydin, kiminle gittin, ne yaptın, o ne dedi , sen ne dedin? Meraklılar yani...Ama bu öyle sizi sevdiği için olan bir merak değildir...Bu bir şeyler öğreneyim de ben de gidip başkalarına anlatayım merakı....
Aaaaaa en önemlileri unuttum akrabalar:)Ama onlar şimdi bu yazıya sıkıştırılacak kadar az değiller.Onlar için ayrı bir yazı yazmak gerekiyor. İlerleyen günlerde akrabalar yazısını yazacağım.
Yani artık insanların kiminin bakışından, kiminin gülüşünden, kiminin sesinden ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayabiliyorum ..Ve bu hiç de hoş olmuyor aslında ...İyi tarafı artık elekten geçirmeyi öğrendim.Kötü tarafı bazılarının içini bile bile ilişkini sürdürmek zorunda olman....
SON SÖZ:İnsanları aptal yerine koymayın...Belki de karşınızdaki sizden daha zekidir.....Bilemezsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder