Hayat
Hayat
Hayat...
Bu hayat nasıl bir şey ben 38 yaşımdayım ama bir türlü neler olup bittiğini anlayamadım hayatta.
24 saatte bir nasıl değişiyor öncelikler , duygular, her bir her şey. Bugün böyle derken bir şey yarın A bi de bakmışız her şey başka başka .
Şimdi size garip bir etme bulma hikayesi yazacağım. Benim yaşadığım bir evrensel döngü hikayelerinden biridir.
Zannediyorum yıl 2013,kızım Begümü şu an müdürlüğünü yaptığım okula yazdırdım. Anaokulu olarak fakat benim dersten çıkış saatinde Begüme yetişemediğimiz için Begüm o okula gidemedi o ilk gün ve mecburen Güzelbahçede bir önceki yıl gittiği özel anaokuluna gitmek durumunda kaldı. Oradaki 4 Yaş öğretmeni Nilüfer Hanımla başladı okula 2014 Eylül ayında . Begüm Nilüferi Nilüfer Begümü çok sevdi. Çok güzel mutlu bir yıl geçirdiler. Ertesi yıl o okul kapandı. Begüm başka bir kaç okula gitmek durumunda kaldı. Zannediyorum üç ayda iki farklı okul,3 farklı öğretmen değiştirdi. Sonra okul öncesi eğitiminin son yılında rahatsızlandı ve bir buçuk ay hastanede yatmak zorunda kaldık. O süre içinde okula gidemedi takibi, ben o kadar üzgündüm ki o anlarda.Begüm gibi sosyal,aktif,okulu, oyunu bu kadar çok seven bir çocuk hastaneden çıkamıyordu artık.Yatağa bağlı,günde en az beş on kez damar yolu açma denemeleri içinde hayatının en ağır travmasıyla altı yaşında tanıştı. Ben deseniz zaten; bitmiş bir haldeydim. İşte bu ızdırap hallerindeyken biz; birçok insan bizi yalnız bırakmadı sağ olsunlar . Herkes aradı,herkes geldi,yanımızda oldu. Begümün Nilüfer Öğretmeni gündüz çalışıyor işten çıkınca hastaneye gelip Begüme masal okuyordu, etkinlik yaptırıyordu ve bunları yaparken de 7 aylık hamileydi Nilüfer Toprak'a. Gece 11' lere kadar kaldığı oluyordu bizimle. Ben de onun karnını sevip, bebeğiyle konuşurdum karnındaki. Bir de içimden derdim ki "Bu öğretmenlik nasıl bir meslek, 7 aylık hamile ,tüm gün çalışmış okulda, bir de hastaneye gelmiş Begümü mutlu etmeye çalışıyor"Bu öğretmenin hakkı ödenir mi?Ödenmez.Ben o zamanlar onu ödeyemedim.Ama hayat hesabı öyle bir tutuyor ki kimseyi kimseye borçlu bırakmıyor.
Aradan yıllar geçti.Begüm büyüdü,Toprak büyüdü.Bu yaz okuldayken bir arkadaşımla bir iş için Nilüferin telefonuna bastı parmaklarım saniyelik bir zamanda.Nilüfer geldi.Konuşmalarımızın sonunda Toprak'ı bizim okula aldık.Toprak benim öğrencim oldu.Hem de ne olmak.Sadece öğrencim olmadı.Onu her görüşümde gözlerimin dolma sebebi oldu.Ellerimi bırakmayan,omzuma başını yaslayıp dakikalarca öyle oturan,yumuşacık bir canımız oldu bizim.Gün oldu devran döndü Toprak'a yediren,içeren,seven sarılan,onu mutlu eden yuvayı sağlayan ben oldum.Ne oldu şimdi burada Nilüfer hasta bir çocuğu , acı içinde bir anneyi güldürdü bir zamanlar ve yaptığı döndü dolaştı ,onun çocuğunu seven sarmalayan insanlara kavuşturdu Allah onu.''Bana deseler inanmazdım,o kadar sekiz dokuz kişilik özel okullarda bulamadığı mutluluğu yirmibeş kişilik bir devlet okulunda bulacağını çocuğumun''dedi.''O kadar mutluyum ki onu her aldığımda gülen yüzünü görünce,sana ve en çok da öğretmenimize teşekkür ederim''dedi.
Bu da böyle bir ektiğini biçme hikayesiydi işte.
Bu yazı için bir son söz yazılsaydı ;
KİM NE YAPAR KENDİNE YAPAR
olurdu.
Hayat
Hayat...
Bu hayat nasıl bir şey ben 38 yaşımdayım ama bir türlü neler olup bittiğini anlayamadım hayatta.
24 saatte bir nasıl değişiyor öncelikler , duygular, her bir her şey. Bugün böyle derken bir şey yarın A bi de bakmışız her şey başka başka .
Şimdi size garip bir etme bulma hikayesi yazacağım. Benim yaşadığım bir evrensel döngü hikayelerinden biridir.
Zannediyorum yıl 2013,kızım Begümü şu an müdürlüğünü yaptığım okula yazdırdım. Anaokulu olarak fakat benim dersten çıkış saatinde Begüme yetişemediğimiz için Begüm o okula gidemedi o ilk gün ve mecburen Güzelbahçede bir önceki yıl gittiği özel anaokuluna gitmek durumunda kaldı. Oradaki 4 Yaş öğretmeni Nilüfer Hanımla başladı okula 2014 Eylül ayında . Begüm Nilüferi Nilüfer Begümü çok sevdi. Çok güzel mutlu bir yıl geçirdiler. Ertesi yıl o okul kapandı. Begüm başka bir kaç okula gitmek durumunda kaldı. Zannediyorum üç ayda iki farklı okul,3 farklı öğretmen değiştirdi. Sonra okul öncesi eğitiminin son yılında rahatsızlandı ve bir buçuk ay hastanede yatmak zorunda kaldık. O süre içinde okula gidemedi takibi, ben o kadar üzgündüm ki o anlarda.Begüm gibi sosyal,aktif,okulu, oyunu bu kadar çok seven bir çocuk hastaneden çıkamıyordu artık.Yatağa bağlı,günde en az beş on kez damar yolu açma denemeleri içinde hayatının en ağır travmasıyla altı yaşında tanıştı. Ben deseniz zaten; bitmiş bir haldeydim. İşte bu ızdırap hallerindeyken biz; birçok insan bizi yalnız bırakmadı sağ olsunlar . Herkes aradı,herkes geldi,yanımızda oldu. Begümün Nilüfer Öğretmeni gündüz çalışıyor işten çıkınca hastaneye gelip Begüme masal okuyordu, etkinlik yaptırıyordu ve bunları yaparken de 7 aylık hamileydi Nilüfer Toprak'a. Gece 11' lere kadar kaldığı oluyordu bizimle. Ben de onun karnını sevip, bebeğiyle konuşurdum karnındaki. Bir de içimden derdim ki "Bu öğretmenlik nasıl bir meslek, 7 aylık hamile ,tüm gün çalışmış okulda, bir de hastaneye gelmiş Begümü mutlu etmeye çalışıyor"Bu öğretmenin hakkı ödenir mi?Ödenmez.Ben o zamanlar onu ödeyemedim.Ama hayat hesabı öyle bir tutuyor ki kimseyi kimseye borçlu bırakmıyor.
Aradan yıllar geçti.Begüm büyüdü,Toprak büyüdü.Bu yaz okuldayken bir arkadaşımla bir iş için Nilüferin telefonuna bastı parmaklarım saniyelik bir zamanda.Nilüfer geldi.Konuşmalarımızın sonunda Toprak'ı bizim okula aldık.Toprak benim öğrencim oldu.Hem de ne olmak.Sadece öğrencim olmadı.Onu her görüşümde gözlerimin dolma sebebi oldu.Ellerimi bırakmayan,omzuma başını yaslayıp dakikalarca öyle oturan,yumuşacık bir canımız oldu bizim.Gün oldu devran döndü Toprak'a yediren,içeren,seven sarılan,onu mutlu eden yuvayı sağlayan ben oldum.Ne oldu şimdi burada Nilüfer hasta bir çocuğu , acı içinde bir anneyi güldürdü bir zamanlar ve yaptığı döndü dolaştı ,onun çocuğunu seven sarmalayan insanlara kavuşturdu Allah onu.''Bana deseler inanmazdım,o kadar sekiz dokuz kişilik özel okullarda bulamadığı mutluluğu yirmibeş kişilik bir devlet okulunda bulacağını çocuğumun''dedi.''O kadar mutluyum ki onu her aldığımda gülen yüzünü görünce,sana ve en çok da öğretmenimize teşekkür ederim''dedi.
Bu da böyle bir ektiğini biçme hikayesiydi işte.
Bu yazı için bir son söz yazılsaydı ;
KİM NE YAPAR KENDİNE YAPAR
olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder