27 Eylül 2019 Cuma

MEVLAM NEYLERSE GÜZEL EYLER

Benim sevgili okuyucu arkadaşlarım merhaba,

Bugün öyle bir gün yaşadık ki yazmasak atlasak olmazdı. Çünkü herbir duygunun bir arada olduğu bir atmasfore maruz kaldık.

Sevinen ,üzülen, ağlayan, gülenin bir arada olduğu bir gün.
Nasıl oldu anlatayım biraz size.
Daha önceden planlandığı üzere,  geçen yıl da olduğu gibi muharrem ayı münasebetiyle Aşure Günü Etkinligimizi 27.09.2019 Cuma gününe yazdık günümüzü.26 eylül öğlen sıralarında yeni müdür atamaları belli Oldu. Biz de tamam hayırlısı olsun yeni müdür herkese Aşureyle veda edip ayrılırız diyerek sabah böyle bilerek okulumuza gittik. Okulda tencereyi karıştıran Sabire Ablamın gözyaşları karşıladı beni mutfakta, bir fasıl onunla ağlaştık, birbirimizi herseyde bir hayır var diyerek toparladık. Çocuklarla son bir sarılıp oynayalım bari hava değişsin diye muziklerimizi çaldık onları oynatırken o çocukların bana sarılması kolala gibi yapişmasiyla bir fasıl orda ağladık.  Sevdayla göz göze gelince kendimizi bırakmamızla bi daha gözyaşları, öğretmen arkadaşlarımın yüz ifadeleri derken hadi bak insanlar gelecek toparlanalim diye sustuk.  Neyse kapıdan her giren "Nasil olur, şoktayiz ,ne yapacağız şimdi " diye sormalariyla nasıl yani ne olacak şimdi diye afalladık. Dışarıya bir çıktık  imzalar toplanıyor veliler üzgün çocuklar sarılıyor Allahım ben ne yapicam ediyorken diğer okuldan gelenlerin gülüşleri mutluluğu "oooh Pınar geri geliyor "diye ,bir taraftan birileri ağlıyor, bir taraftan birileri seviniyor . O diyor ben bilmem kimi Arayacagim, olmaz böyle şey ben siz varsınız diye çocuğumu getirdim. Bir taraftan ne yapalım kısmet, diğer taraftan ben bırakacağım siz yoksaniz ben de yokum, diğeri diyor nasıl oldu bu ,öbürü diyor Ay çok şükür iyi ki geliyorsun bizim okulun sana ihtiyacı var, diğeri diyor biz ne olacağız , bizim çocuklar ne olacak, ay bizimkiler çok şanslı oh Vali Kazımdasın:) Birileri teselli ediyor üzülme herşeyin hayırlısı, birileri diyor yazık değil mi sana o kadar emek ettin bütün yaz mahvoldun.... Deli divane oldum ben bugün.

Şimdi ben bu kadar güzel bir şekilde ayrılmama mi sevineyim, geride kalan yavrularıma mı üzüleyim, kaygılı velilerimi düşüneyim, benim can öğretmen arkadaşlarıma ne diyeyim, sevdama sabire ablama ,yeni başlayan güzel insanlara ben olduğum için canını dişine katan çoluğa çocuğa kendini adayan personelime mi yanayım, kadromun olduğu okulda bekleyen öğretmen arkadaşlarıma ,müdürüme ne diyeyim. Ben ne yapayım.

Beni tanıyanlar bilir, bu tür durumlarda benim lafım hep aynıdır, Bugün benim güzel öğretmen arkadaşım Ece de hatırlattı. "Müdürüm sizin bir lafınız var ya hani onu diyelim "dedi
"MEVLAM GÖRELİM NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER"
Az önce de Begume sordum "Begüm ne olacak şimdi?"O da bana " Anne sen hep ne dersin HERŞEYİN HAYIRLISI OLSUN "İşte herşeyin hayırlısı olsun de uyu "dedi.
O zaman herşeyin hayırlısı olsun 

26 Eylül 2019 Perşembe

Mum Eskiden Bir Işık Aracıydı



Biz insanogulları fıtratımızdan mıdır, öğretilerimizden midir,kültürümüzden midir bilmiyorum da içinde bulundugumuz durumun kıymetini kaybedene kadar bilemiyoruz .

Çok zor günler yaşayıp azıcık biraz rahatlayınca hemen unutuveriyoruz o zor günleri böyle bir ya ne olacak aman diye bulunduğumuz durumdan şikayete başlıyoruz.  Söylenmeye, mızıldanmaya başlıyoruz. Eski kötü günler unutulup yeni durumun içindeki keyfin önemi gittikçe azalmaya başlıyor. Bu kez rahatlığın verdiği rahatlıkla yapılanı, önemsenmeyi göz ardı edip, şikayet edecek yeni şeyler buluyoruz.  Taaaaa ki; o kabus günler tekrar başımıza gelene kadar. Işte bir anda olan birşeyle kendimizi eski günlerimizde bulunca anlıyoruz aslında geçen zamanda ne rahatmışız ne diye öyle yaptım demeye. Çünkü hayat biz insanlardan daha yaratıcı ders vermekte.  Herşey yolunda güllük gulistanlikken eğer siz yine de şikayet ediyorsanız, sorun arıyorsanız, "Ama o da öyle, bu da söyle olsaydı "diye kimseyle olmasa dahi kendinizle konusuyorsaniz . Işte o zaman  Allah size gideni aratacak birini mutlaka yolluyor. Giden iyi olduğu için onun için birşey farketmiyor. Ama kalan için gelen gideni öyle bir aratıyor ki,siz tüm o sikayetlerinizi "Keşke tüm onlar söyle olsaydı da bu böyle olmasaydı "diyerek yutuyorsunuz.

Hayat süprizlerle, mucizelerle dolu. Birileri hayatımıza giriyor bazen ders ,bazen ödül, bazen de cezamizi vermek için.  Birileri de geliyor ki gideni mumla aratmak için.  Birileri de gidiyor ki daha çok üzülmemek için.  Yani hep bir geliş gidiş dünya.

Gelenin gideni aratmaması dileğiyle, gidenin geride kalanlara üzülmemesi ümidiyle, hep aynı düz ve iyilikle karşılayacak her durumu gücü ile kucak dolusu sevgiler herkese. 

22 Eylül 2019 Pazar

TOPRAK BENİ TANIDIN MI YOKSA SEN

Hayat
Hayat
Hayat...
Bu hayat nasıl bir şey ben 38 yaşımdayım ama bir türlü neler olup bittiğini anlayamadım  hayatta.
24 saatte bir nasıl değişiyor öncelikler , duygular, her bir her şey.  Bugün böyle derken bir şey yarın  A bi de bakmışız her şey başka başka .

Şimdi size garip bir etme bulma hikayesi yazacağım.  Benim yaşadığım bir evrensel döngü hikayelerinden biridir.

Zannediyorum yıl 2013,kızım Begümü şu an müdürlüğünü yaptığım okula yazdırdım. Anaokulu olarak fakat benim dersten çıkış saatinde Begüme yetişemediğimiz için Begüm o okula gidemedi o ilk gün ve mecburen Güzelbahçede bir önceki yıl gittiği özel anaokuluna gitmek durumunda kaldı. Oradaki 4 Yaş öğretmeni Nilüfer Hanımla başladı okula 2014 Eylül ayında . Begüm Nilüferi Nilüfer Begümü çok sevdi. Çok güzel mutlu bir yıl geçirdiler. Ertesi yıl o okul kapandı. Begüm başka bir kaç okula gitmek durumunda kaldı. Zannediyorum üç ayda iki farklı okul,3 farklı öğretmen değiştirdi.  Sonra okul öncesi eğitiminin son yılında rahatsızlandı ve bir buçuk ay hastanede yatmak zorunda kaldık. O süre içinde okula gidemedi takibi, ben o kadar üzgündüm ki o anlarda.Begüm gibi sosyal,aktif,okulu, oyunu bu kadar çok seven bir çocuk hastaneden çıkamıyordu artık.Yatağa bağlı,günde en az beş on kez damar yolu açma denemeleri içinde hayatının en ağır travmasıyla altı yaşında tanıştı.  Ben deseniz zaten; bitmiş bir haldeydim. İşte bu ızdırap hallerindeyken biz; birçok insan bizi yalnız bırakmadı sağ olsunlar . Herkes aradı,herkes geldi,yanımızda oldu. Begümün Nilüfer Öğretmeni gündüz çalışıyor işten çıkınca hastaneye gelip Begüme masal okuyordu, etkinlik yaptırıyordu ve bunları yaparken de 7 aylık hamileydi Nilüfer Toprak'a. Gece 11' lere kadar kaldığı oluyordu bizimle.  Ben de onun karnını sevip, bebeğiyle konuşurdum karnındaki.  Bir de içimden derdim ki "Bu öğretmenlik nasıl bir meslek, 7 aylık hamile ,tüm gün çalışmış okulda, bir de hastaneye gelmiş Begümü mutlu etmeye çalışıyor"Bu öğretmenin hakkı ödenir mi?Ödenmez.Ben o zamanlar onu ödeyemedim.Ama hayat hesabı öyle bir tutuyor ki kimseyi kimseye borçlu bırakmıyor.
Aradan yıllar geçti.Begüm büyüdü,Toprak büyüdü.Bu yaz okuldayken bir arkadaşımla bir iş için Nilüferin telefonuna bastı parmaklarım saniyelik bir zamanda.Nilüfer geldi.Konuşmalarımızın sonunda Toprak'ı bizim okula aldık.Toprak benim öğrencim oldu.Hem de ne olmak.Sadece öğrencim olmadı.Onu her görüşümde gözlerimin dolma sebebi oldu.Ellerimi bırakmayan,omzuma başını yaslayıp dakikalarca öyle oturan,yumuşacık bir canımız oldu bizim.Gün oldu devran döndü Toprak'a yediren,içeren,seven sarılan,onu mutlu eden yuvayı sağlayan ben oldum.Ne oldu şimdi burada Nilüfer hasta bir çocuğu , acı içinde bir anneyi güldürdü bir zamanlar ve yaptığı döndü dolaştı ,onun çocuğunu seven sarmalayan insanlara kavuşturdu Allah onu.''Bana deseler inanmazdım,o kadar sekiz dokuz kişilik özel okullarda bulamadığı mutluluğu yirmibeş kişilik bir devlet okulunda bulacağını çocuğumun''dedi.''O kadar mutluyum ki onu her aldığımda gülen yüzünü görünce,sana ve en çok da öğretmenimize teşekkür ederim''dedi.
Bu da böyle bir ektiğini biçme hikayesiydi işte.
Bu yazı için bir son söz yazılsaydı ;
KİM NE YAPAR KENDİNE YAPAR
olurdu.

15 Eylül 2019 Pazar

BAĞLARIMIZ OLMASI İYİ BİR ŞEY Mİ ACABA?

Yaklaşık iki yıl önce okulda bahçede bir tören anında;benim gözümde güneş gözlüğüyle sakladığım akşamdan bu yana durmayan gözyaşlarımı siliyordum.Pazar günü kendimi yerle bir hissettiğim bir olay yaşamıştım.Pazar akşam üstü olmuştu olay.Tüm akşam ,gece öfkeyle,hırsla,ağlamakla geçti.Pazartesi okula o halde gittim.Genelde ne yaşarsam yaşayayım ertesi güne toparlarım kendimi.Kimse anlamaz yani benim bir gün önce nelerle boğuştuğumu.Ama o gün susamıyorum.gözyaşlarıma engel olamıyorum sicim gibi akıyor gözümden.Tören bitti,odama girdim telefonuma baktım.Takip ettiğim,paylaşımları insanlara umut olan ve azımsanmayacak kadar çok takipçisi olan bir sayfadan mesaj gelmiş bana.Bloğunuzu inceledik izin verirseniz bazı yazılarınızı paylaşmak istiyoruz diye.Hemen sildim gözlerimi ,yaş falan kalmadı.Çok mutlu oldum.Ben okurken bana umut olan bir sayfa başkalarına umut olsun diye benim yazımı paylaşmak istiyor.Neyse gönderdim bir kaç yazımı.Paylaşıldı.Çok da beğeni aldı orası ayrı.Ama sayfanın kurucusu meğersem bir yaşam koçu hafif kalır onun için ama nasıl ne diyeceğimi bilemediğim için mucize insanla tanıştım.O gün ki ağlayan halimi nedenlerini hiç görmediğim tanımadığım birine başladım anlatmaya. İyi ki de anlatmışım.Başladı benimle çalışmaya. Bilinçaltı,bilinç üstü ne var ne yoksa temizledi.Günlük ödevler veriyordu.Bugün bunu yap.Notlar al.Daha bir sürü çalışma.Birinci ay ben başka biri olmaya başladım.İkinci ay hayatımda değişimler olmaya başladı.Üçüncü ay bambaşka biri.Dördüncü ay artık istediğim her şeyi çekmeye başladım hayatıma gibi gibi daha burada anlatsam da anlatılamayacak şeyler.Beni değiştirip dönüştürdü.Durmaya,susmaya,''Eyvallah'' demeye başladım ben artık zamanla.Tüm bunları ben olurken bir de baktım ki bana yapılanı ben de etrafımdakilere yansıtıyorum.Hayatına değdiğim herkesin hayatı değişmeye başladı.Ben uykudan uyanmaya çalıştım az bi uyandım belki:)Şimdi de benim yanımda olanlardan duymaya başladım ''Gözlerim nasıl körmüş,nasıl farketmemişim, uyuyormuşum ben aslında'' Her birimiz birbirimize bağlıyız ,bağlarımız var aramızda.Kimin neye ihtiyacı varsa aslında o geliyor ona.Bazen de öğrenmemiz gereken derslerimiz var tekamülümüz için onu öğretmek için giriyor bazı insanlar hayatımıza .Görevleri bitince de gidiyorlar.Kimi zaman da karşınızdaki insanın ödemesi gereken bir karma borcu oluyor,zamanında ödenmeyen kader unutmuyor sizinle ödüyor borcunu.Bunun tam tersini de düşünün bir karma borcunuzu ödemek için hak etmediğiniz bir durumla karşı karşıyasınız.Tüm bunları fark etmeniz için de insanlar girip çıkıyor hayatınıza her biri başka bir öğreti için.Dersinizi alıp devam ediyorsanız amenna ama öğrenemediyseniz farklı isim,farklı yüzle tekrar yaşayacaksınız aynı olayı ta ki siz öğrenene kadar.
Benim hayatım hep bir ders alıp vermeyle geçtiği için biliyorum arkadaşlar:)Ben de artık gülüyorum kendime ''Pınar amma borç biriktirmişsin öde öde bitmiyor'' diye.Tamamlanmayı bekliyoruz.Durarak,arınarak,susarak,saf ve şeffaf olarak ,kirletmeden enerjiyi zamana ,akışa bırakarak her şeyi izliyoruz herkesi.

BEN HER ZAMAN EGO DEMEK DEĞİLDİR




''Ben ''le başlayan onlarca yazı yazdım.
Ben benim,ben ben değilim,ben yoruldum,ben iyiyim,ben büyüdüm...diye cümleler sıraladım ard arda.Paragraflar oluşturdum altını çize çize.Yazdıklarımız konuşmalarımızın yüzde beşi belki de çoğu zaman tüm bu hesaplamaları da düşünürsek ne kadar çok uğraşmışım kendimle.
Bilinçsizce bilinçli davranmışım.Değişmeyeceğine inandığım herkesi bırakmışım,olmak istemediğim her yerden gitmişim mutlu olduğum anlar olsa dahi saygısızlık olan her ilişkiden (İlişki deyince aklınıza kadın erkek ilişkisi gelmesin-sosyal hayatımızdaki ilişkilerden de bahsediyorum)gitmişim.Bakıp,tanıyıp,fark ettiğim an yanlışı, beni çok üzse de gidiş;gitmişim.O üzüntü anlarında da kendimle hesaplaşmışım. Neden böyle oldu,ne yaptım da bu haksızlığa maruz kaldım diye.Kendimi yontmaya,şekillendirmeye çalışmışım hep.Kimseyi değiştiremeyeceğimi bilmişim bilmeden.Kendimi de değiştire değiştire artık bildiğiniz inanılmaz şüpheci,güvensiz,inançsız,aidiyetsiz,gözü kara,acıdan acı duymayan hissiz,yalnız,tepkili ama bir o kadar da tepkisiz,ümitsiz anda kalan sadece anı düşünen , ne geçmiş ne gelecek ile ilgili bir zihin durumu olmayan biri oluvermişim.Her türlü karışıklığı çözebileceğine inanan ve bir türlü karışıklıktan sükuta eremeyen,rutinde olmak için uğraşırken her yeni güne ayrı hikaye sığdıran,her şey normal olsun diye çabalarken tüm anormallikleri çevresinde bulan,hayal ettiği hayatla içinde olduğu hayat arasında uçurumlar olan bir insan oluvermişim. Tam her şey ne güzel tamam dediğim anda herşeyin altının üstüne nasıl geldiğine defalarca şahit olan biri olarak ; Şu sıralarda zihnime
Sezen Aksu'nun ''Bir daha aynı yolları aynı hevesle yürür müyüm?''dizesi geliyor.
Sadece yaşıyoruz.Nefes al ver,çalış,karnımızı doyurmak için ayırt etmeden denk gelen ne varsa ye.Bir de uyu.
Bir cümle daha ekleyeyim Şu ''BEN'' olan cümlelerime,
Ben bence çok ''Ben'' adına üzülüyorum.

12 Eylül 2019 Perşembe

SAHTE!

Yazmadığımız ne kaldı?

Bu blogta her konuda yazdık.Yazdık,çizdik,sözler verdik,attık,tuttuk.Ne atasözleri kaldı,ne deyimler ne de deneyimler.Ama yazdıkça biz rahatladık.Belki okudukça siz de dediniz ''Yalnız değilmişim.''
Konular,öncelikler değişti her bir yazıda , biz değiştik.Ben şimdi kitap için yazıları derleyip düzenlerken fark ediyorum nereden nereye geldiğimi.
İlk kitabım çıkacak şimdi iki yüz küsür yazıdan elli tanesi olacak kitapta şu an .O yazıların tek ortak özelliği var o da çok yoğun çok derin duygularla yazılmış hepsi.Hepsini hissederek,içim yana yana ,bağırış çağırış yazmışım.Ben onları seçtim.Yani duyguların dibi ya da tavanı olan yazılar hepsi.Onları düzenlerken fark etim ki neler yaşamışım neler.Üç buçuk yıl sanki olmuş otuz yıl.Bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar çok şey yaşanır aklım almıyor.Üç buçuk yılda beş farklı okul iki farklı pozisyon iş olarak,.Onlarca farklı öğretmen yüzlerce farklı öğrenci sayısız veli profili ve her bir güne ayrı bir kişiler ,olaylar zinciri.Gelenler ,gidenler.Kalmayanlar,devam edenler,yerden yere vurulmalar,yanmalar,kül olmalar,küllerinden tekrar doğmalar,kahkahalar bazen de hüngür hüngür ağlamalar.Çığlık çığlık bağırışlar , sessiz sessiz susuşlar,sitemler,bırakmalar,gitmeler,aymalar aydınlanmalar...Derin ve büyük yalnızlıklar,yanılsamalar, aldatılmalar,kandırılmalar...Kadın oluşlar,büyümeler,hayal kırıklıkları,gülen masum yüzler...........................................................................................Yazmakla bitmeyen bir zaman dilimi.İyi ki yazmışım her şeyi geriye dönüp bakınca ,okuyunca anlıyor insan çünkü nereden nereye nasıl geldiğini. Ama her şeyi unutuyor insan.Her duygu soyut.Her durum geçici.Şimdi burada bunu yazmasam şimdiki anı bir kaç ay sonra unutacağız.İşte tam da bu yüzden çok da takmayın , takılmayın hiçbir şeye ve de hiç kimseye.Terk etmek ya da terk edilmek herkes için an kadar yakın.Şu an ki durumunuza çok da bağlanmayın çünkü sabah uyandığınız da ne olacağını kestiremediğimiz bir ilişkiler kaosu içindeyiz.Sizi çok sevdiğini sandığınız biri bir anda sizi orta yerde bırakabildiği gibi sizi hiç sevmediğine inandığınız biri sizin için övgüler yağdıran biri olarak yanınızdan hiç ayrılmıyor.Garip bir bilinmezlik bu yetişkinlik.Acaba yaşlılık nasıl olacak?
Zannediyorum yaşlılıkta artık bu bir öyle bir böyle olanların hiç bir şeyini duymamaya,görmemeye başlayacağız en çok da insan davranışlarına aldırış etmemeye...Karaktersiz olacağız sanırım o zaman ;bu ne demek ''Karaktersiz'' olmak.Kim ne yaparsa ''Eyvallah''diyebilmek,her durum ve söyleyiş karşısında ''Tamam'' kim ne yaparsa yapsın demek ya da kendinizi kısıtlamadan ''Pınar bunu yapmaz,böyle davranmaz,öyle söylemez,çünkü o Pınardır;ona yakışmaz''demeden bir karaktere sıkıştırmadan kendini sadece öze ve ''CAN''a göre yaşayacağız belki de yetmişimiz-den sonra.O zaman da belki  de diyeceğiz ki oh ne rahatmış böyle ''Keşke gençken bu aklımda olaydım''O halde neyi bekliyorsun şimdi ol öyle.''Karaktersiz''ol. Her şeyi kalbinle ve Can'ınla yap.Bırak zihnini...
Son Söz:
-HAYAT KISA KUŞLAR UÇUYOR.GERİ KALAN HAYATINI KENDİNE HARCA,KENDİNİ MUTLU ET.Başkalarını başkaları olarak kabul et.Ben şimdilerde öyle yapıyorum,herkes BAŞKASI benim için artık Sade ve Sadece 'Ben'i mutlu ediyorum.Beni ne mutlu ediyorsa onu yapıyorum karaktersizce...

8 Eylül 2019 Pazar

SABIR SABIR YA SABIR


''SABIR''

Benim tekamülüm arkadaşlar bu sözcük.

Ben bunu öğrenene kadar o kadar çok sınav verdim ki.Defalarca kaldım bu dersten.Kaldığım için kaybettiklerim hele;onları ne ben yazıp dökeyim buraya ne de siz sorun.Bugün nerede ve nasılsam işte bu ''SABIR'' dersinden kaldığım içindir.
Tam dedim; ''Tamam artık anladım dersimi aldım''.Bir sopa daha yedim evrenden, hayattan.Aldım öğretiyi anladım dediğimde bir kez daha yedim tokatları.Hemen her şey anında benim istediğim zamanda ve de benim istediğim şekilde olsun dememeyi hayat bana döve döve, içimi dışımı acıta acıta öyle bir öğretti ki.Artık ''PES'' noktasındayım.
Akışla,hayatla,evrenle kavga etmeyi;savaşmayı bıraktım artık.Yenemedim çünkü bu yaşıma kadar.
Olmazı oldurmaya çalışmaktan,gideni geri getirmeye uğraşmaktan,görmeyene gördürmeye zaman harcamaktan,duymayana zorla sesimi duyurmaktan vazgeçtim. Olmayan olmaz,giden gider,gelen gelir,kalan kalır,seven sever,sevmeyen sevmez demeyi ''öğrendim'';öğrendim yazdığıma bakmayın öyle şeyler başıma geliyor ki ''Ben hiç birşey öğrenememişim insan ilişkilerinde '' diyorum hala.
En azından çabalıyorum.Sormamaya , sorgulamamaya özen gösteriyorum artık kimseyi.Kim ne isterse yapsın,düşünsün,söylesin diyorum.Bunu yapabiliyorum uzun süredir.
İşime bakıyorum.Kendime hatırlatmaya çalışıyorum ''Sen Sensin''diye.''Sen sana bakan gözler değilsin,sen bilirsin kendini herkese aynasın'' diyorum karşımdaki konuşurken.Böylece bana söylenen cümlelerde insanların kendilerini nasıl gördüğü gerçeğini fark ediyorum.
''SABIR''a dönersek tekrar.
Kendini gerçekleştirme yolcusu olan birinin olmazsa olmazıdır bence.
-Susabilmek,bekleyebilmek,düşünmeye vakit ayırabilmek ,dinleyebilmek(Önce kendini).Her şeyin bir oluş zamanı olduğuna ve her şeyin sizin için en hayırlı zamanda olacağına inanıp zamana teslim olmak-İşte bence SABIR budur.Sabır teslimiyettir,inançtır,güvendir.İlahi güce,ilahi zamanlamaya,ilahi adalete olan güvendir SABIR.
Bugün için son sözümüz-ödevimiz-Geriye dönüp düşünün yaşadıklarınızı,
''Kim ne yaptı da Ne gördü karşılığında''
Ve benim babaannemin biz küçükken defalarca söylediği,ondan duyduğum ama o sıralarda hiçbir anlamı olmayan söyleyiş tarzına çok güldüğüm bir cümlesi ile bitiriyorum

''İyilik söyleyen iyilik bulsun kötülük söyleyen kötülük bulsun''
Bana sorarsanız da bence herkes iyi olsun,herkes mutlu ve iyi olsun ki bize iyilik yansıtsın.

1 Eylül 2019 Pazar

SEVGI DOLU YARINLARA... ÇOK KLİŞE AMA ÖYLE


Bazı şeyleri anlatmaya demek gerçekten kelimeler yetmezmiş,
Hani bir şiirin bir dizesinde var ya
"Kelimeler kifayetsiz kalır " diye . Demek öyleymiş.
Ben hep her duygumu ifade edebilecek sözcük, cümle,paragraf, metin bulmuştum halbuki.
Ama şu an bilemiyorum ne yazacağımı. Bir durumdayim ama ben de bilemiyorum nasıl bir durum olduğunu. Tam olarak ne hissettiğimi.  Bu ilk kez oluyor.
Kızgın mıyım, kırgın mıyım,  yoksa üzgün mü? Asılı kalan birşeyler var havada .
Adı konmamış bitişler,  ne yükleselen bir ses olmuş, ne de unutulmayacak acı sözler söylenmiş,  ne de edilen bir veda var. Tüm bunlar yokken ne hissedeceğini bilemiyor insan.
Sadece öyle durup bakıyorum. Anlamsız ve de sessiz. Saçma bir hal.
Ben hep derim ya "Tek bildiğim hiçbirşey bilmediğimdir " diye. Tam da şu an öyle hissediyorum.  Hiçbirşey bilemiyorum ,fikir akıl yürütemiyorum hiçbişeye ve hiç kimseye .
Sadece sanki bir cezaevi mahkumu gibi gün sayıyorum oh bugün de bitti . Bir gün daha geçti diye ve sonu belli olmayan bir zamanı bekler gibi bekliyorum zamanın geçmesini.
Çünkü zaman geçer, sızı diner, yara sağalır... Durmuş bekliyorum zamanın geçmesini.

Zaman geçerken de hiç durmadan deli gibi çalışıyorum, onu da yapayim bu da olsun diye...
Hatırımı sormak için arayan olmayan telefonlarımda ise kendimle ilgili tek söylediğim cümle ise "Çok yorgunum " oluyor. Aslında üzgünüm ama onlara yorgunum diyorum. Çünkü üzülmemden üzülenin olmadığını çok uzun zaman oldu anlayalı.

Çocuklarımızın okula gelmesini, onları kucaklayıp hala yaşamak için önemli nedenlerimizin olduğunu hatirlatmalarini bize dört gözle bekliyoruz.  Hızlı atan kalplerini, içten bakan gözlerini, gerçekten gülen masum yüzlerini görmeye o kadar ihtiyacım varki şu anda bu kadar kandırılmış ve ihanete uğramışken... Sığınacak tek yer saf ve temiz enerjileri olan yalan dolanla kirlenmemiş çocuklar.
Bir kez daha şükürler olsun ki iyi ki öğretmenim,  iyi ki okuldayım.
Beni Ben yapan mesleğimi, hayatın başındayken olan kalplere dokunmayı, yüreklerde iz bırakmayı çok seviyorum.
Belki de ben bu yüzden böyleyim temiz ve saf, onlar sayesinde.
Ömrümün sonuna kadar çocuklarla olmak dileğiyle hep genç enerjik iyi niyetli ve sevgi dolu yarınlara...