İçim çok ürpertili.
Hissettiğim duygu ne diye sordum kendime az önce "Korku" korku ve endişe.
Ben korkuyorum.
Ürperiyorum.
Asansörden inerken sedyede siyah fermuarlı bir şeyin içinde biri ve üzerinde siyah bir poşette eşyaları ile yanında bir kadın ağlayarak babacığım gitti diyerek aynı asansöre bildirildi ve benim bugün hava almak için çıktığım morgun avlusuna götürüldü. Çok saçma bir günler değil mi yaşadığımız. Hiçbir şey eskisi gibi değil sanki.
Bir tarafta inanılmaz bir fakirleşme diğer tarafta zenginiz diye bağıran bir grup insan. Kim kimin çocuğu kim kimin babası dedesi karışmış bir ahlakı dejenerasyon. Tükettiğimiz kaybettiğimiz akrabalık dostluk arkadaşlık ilişkileri, yalnizlaştikca yapayalnız kalan biz insanoğlunun tatminsiz, doyumsuz arzuları, ne yaparsa yapsın mutlu olamaması, hastalık, çaresizlik, umudumuzu elimizden alan gittikçe kötüye giden doğa olayları zinciri ,yangınlar, seller,depremler,fırtınalar.... Nerede ve nasıl öleceğimizi bilememek . Belirsizlik, gelecek planı yapamamak çünkü bir saat içinde tüm hayatınızın boşa geçmiş olduğunu düşünmek.
İşte tüm bunlar benim içimi ürpertiyor. Korkuyorum.
Herşeyden tüm olasiliklardan korkuyorum. Gittikçe, geliştikçe daha rahat ve daha iyi bir yaşam standardında olacağın günün bir türlü gelmemesi ve bu gidişle de gelmeyeceğini bilmek korku verici. İşine ,hayatına yıllarca emek etmiş biri olarak yıllardır aynı yerde sayıyor olmak refah konusunda çaresiz hissettiriyor. Sonra diyorsun ki neden çocuğum en iyi okullarda okusun diye uğraşıyorsun ki anlamsız bir şekilde gelir düzeyinin Eğitim seviyesi ile olan ters orantisi çabalamanın seni A noktasından B noktasına götürmüyor olması bir yerlerde çarkın bileşenlerinde bir sıkıntı olduğunu gösteriyor.
Kırk yaşındayım. Yaklaşık yirmi yıldır çalışıyorum önümüzdeki on sekiz yıl daha çalışmam gerekiyor emekli olmam için ve ben hala on yıl önce neysem aynı yerdeyim giderek artan bir gelir ,mal , yaşam kalitesi olmamış hayatımda. Ve her an her yerde anlamlı ya da anlamsız bir şekilde belki de tesadüfen ölme ihtimalim çok yüksek artık ülkemde ,sadece cinsiyetim için dahi öldurulebilirim ya da birilerinin ki bu artık çok oluyor işini iyi yapmaması nedeniyle olan ihmali yüzünden de ölebilirim.
Ve siyah bir kılıf, siyah bir çöp poşetine konmuş esyalarimla arkamdan dökülen bir kaç damla gözyaşı ile duygu ve acılarımızın anlamsızca sığlaştığı bu zamanlarda insanların bir kaç gün konuşacağı bir konu olarak biter giderim.
Güzel günler göreceğimize olan inancım bitti çünkü görmüyoruz uzun zamandır. Değerlerimiz bitti.Ahlakimiz bitti. Herkes olmadık ilişkiler içinde yok olup gidiyor ve farkına varmıyor neyi kaybettiğimizi. O olmasa öbürü hatta o.varken diğerleri de olsun o gitsin diğeri gelsin falan filan.
Bize zorla unutturulmaya çalışılan namus televizyonun içine gömüldü. O kadar normalleşti ki "Neden başkasına kaçtın evliyken " sorusuna kadın utanmadan Aşık oldum bana şiir yazdı kocam yazmiyordu derken pişkince gülümser oldu. Kadın kadinlığını ,hanımlığını unuttu. Adam da adamlığı bağırıp çağırıp küfrederek döverek kırarak yapar oldu.Herşey berbat oldu.
Ben umutsuzum gelecekten hayattan herseyden.
Bugün de ölmedik ama yaşadık mı onu da bilmiyorum diye geçiriyorum her günü son iki yıldır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder