31 Aralık 2017 Pazar

YEPISYENI BI YIL GELIYOOOO

2017
2017


   Aslında güzel gelmişti.Yani güzel başlamıştı 2017...Ama neler oldu neler:)

   Zaman zaman buradan da yazdım zaten. Biliyosunuzz.

   Ama, aman yarabbim ne yıldı yahu.

   2017 sayı değerleri toplamı 10... 10 mükemmel bir sayıdır ve mükemmel olan herşey sıkıcıdır aslında. Tıpkı 2017 gibi . Sıkıcı bir yıldı . İlk altı ayı hareketli ama son altı ayı oldukça rutin ,monoton, stabil.... Rutin ,  aslında güzelmiş dedirten bi altı ay.

   Her istedigimi aldığım bir yıl oldu benim için 2017. Ben Allaha , evrene , hayatıma giren insanlara, benden giden herkese çok teşekkür ederim. Tam da olmak istediğim yerde tam da birlikte olmak istediğim herkesle burdayım. Çok şükür ettiğim herkes ve herşeye sahibim.

   Bundan yedi ay önce bir kağıda yazmıştım neleri istediğimi. İstiyorum diye değil de sahipmisim gibi yazmıştım. Günlerce okudum o yazıyı hala da okuyorum elime geçtikçe. Yazılan herşey gerçekleşti. Şimdi yeni bir kağıt yazdım. Ama ikisinin de ilk cümlesi aynıydı. "Şükürler olsun"

    Ben artık yeni yıldan şimdiki olan herşeyin böyle devam etmesini bekliyorum.

    Belki az bi daha iyi şeyler de olabilir🙏😌 Ama 2018 toplam 11 sayısı da heyecan verici. 1 ve 1 . Bi de çift sayı. Yani torpilli bi sayı 2018...

     Her yeni gün bir heyecan olan hayatımızda bakalim bizi neler bekliyor.

     Son bi söz ne olsa.


      Yeni yepyeni bir yıl bize, size sağlık getirsin ve de güneşli denizli günler, şarkılar ve danslar, mumlar , güzel güzel yemekler, müzik eşliğinde kahveler, yeni yeni elbiseler:) gülen yüzler, samimi arkadaşlar, dürüst ilişkiler, bol bol kucaklaşmalar, projeler, başarılar, tatiller, hediyeler tabi kii, kahkahalar, kalbe hücum eden kan dolaşımı(anladınız siz onu) Amaa en önemlisi huzur... 2018 bize huzur versin . Sakinleşelim , duralım....

     365. Gün.... Geriye kalan bilmem kaçıncı günümüz olduğunu bilmeden başlayan bir yıla merhaba... Sonlar güzeldir çünkü başlangıçlar getirir.

     Sevdiğim herkese selam ve sevgiyle ÇOOOK MUTLU BIR YIL OLSUUUUUN DILIYORUM...

 



   

14 Aralık 2017 Perşembe

KORKMA...

 


        Bir gün tek başıma bir deniz kıyısında otururken bir arkadaşımla karşılaştım. Sevdiğim kendime yakın hissettiğim bir arkadaşım.O da bayan o da yalnız gelmişti oraya... İkimiz aynı masada oturduk sohbet ettik ordan burdan yaşanmışlıklarımızdan, gorduklerimizden... Güldük tabiki çoğunlukla... Konuşmalarımızın bir yerinde bana dedi ki...

   -Pınar biz her durumda, her anda mutlu olabiliriz ... Evet kötü şeyler yaşadık yaşayabiliriz de... Ama bi kaç gün bilemedin bi kaç hafta sonra toparlarız kendimizi.Neden biliyo musun çünkü hayatı seviyoruz... Yaşamayı seviyoruz... Zevk almayı seviyoruz ,anı seviyoruz. Bir şeye, bir zamana saplanıp kalmıyoruz... Yeni durumlara adapte olup içinde bulunduğumuz yer ve zamana tutunup kendimize mutlu olacak bir durum bulabiliyoruz...

    Ben bunu düşünmemiştim daha önce. O söyledikten sonra düşündüm. Evet doğru söylüyordu. Çevremde gördüğüm yakınan bir çok insanı düşününce aslında ne kadar da doğru söylüyordu. Ikimizin de hayatını düşününce aslında ne kadar üzücü , olmasını istenmeyen bir durumdaydık. Bir çocuğumuzla ikimiz de aynı yaşlarda yalnız bir masada oturuup vay kaderimiz diye ağlamak yerine ya ne kadar da şanslıyız çocuklarımız sağlıklı , yok efendim işimiz aşımız evimiz var , ne güzel bak kendimize yeten bir gelirimiz var genç ve ne kadar da güzeliz diye gülüyorduk:) Evet gelecekle ilgili ne bir tahminimiz ne de bir planımız olmamasına rağmen orda çalan müziğe eşlik edip video , selfi çekiyorduk...

   Hayat aslında o kadar da karışık ve zor değil... Çok daa geçmişe ya da geleceğe takılmadan şu anı yaşamalı... Çünkü gerçekten bir yıl sonra ne olacağını bilemiyorsunuz...
    Şimdi içinde bulunduğumuz zamanda yaşadığımız bir sorunun gelecek yıl ne kadar önemi olacak diye sorarak bakmalı sorunlara... Ya da bize bu anı zehir eden insanlar varsa hangi dış kapının mandalı diye düşünmeli... Yani bugün var yarın olmayacak insanları çok takmayıp bu anınızın kıymetini bilin bence. Çünkü herkes ve herşey geçiyor tek bişey var kalıcı o da sizsiniz... Degerlisiniz ve bu değerinizi bilen insanlarla yürüyünüz bu yolda. Diğerlerini bırakın.Gidene bitene güle güle deyin...

     Korkmayın!

     Bu hayatta sizin dışınızda herşeyin bir alternatifi var...

    

7 Aralık 2017 Perşembe

ÖNCELİĞİMİZİ BİLELİM.... KAÇINCI SIRA?



        Hiç düşündük mü , düşündünüz mü?





            ------ Bu hayattaki öncelikleriniz nedir?--------

        İşiniz mi

        Eşiniz mi

        Aileniz mi(anne , baba, kardeşler)

        Çocuğunuz mu

         Eviniz mi
 
         Arabanız mı

         Paranız mı

         Bahçeniz.mi

         Arkadaşınız mı

         Kendiniz mi

         Diğer insanlar mı

   


                        Kim ya da  ne sizin önceliginiz....?


        Bugün bunu sorun kendinize....

        Ben kimin önceligindeyim....?

        Peki o benim için aynı öncelikte mi?

       Bu sıralamayı neye göre yapıyorum?

       Herkesi olması gerektiği yerde tutabiliyor muyum?

   
       Bu bir soru cevap yazısı olsun....

 
       Kendinize sorun çünkü yanıtlar kendimizde....


       https://youtu.be/qldZxBSBjRo

     

11 Kasım 2017 Cumartesi

NERESI SILA ACABAAAA



     Neresi sıla bize,

     Neresi gurbet...

     Yollar bize memleket....

     Dönmek .... Mümkün mü artık dönmek....

     Gitmek ..... Mümkün mü artık gitmek...

     Onca yollardan sonra yeniden yollara düşmek....

     Olmamış yaşamlar, eksik yarınlar...

     Neresi sıla bize, neresi gurbet...

 
     https://youtu.be/ohqjkCdgiSg


     Bence bir cuma akşamı için fazla melankolik ama eskimeyen bir şarkı değil mi?

     Aslında hiç de o havada değiliz ama alt kültürümüzde var sanırım bu... Yani aslında çok mutlu da olsak böyle altta yatan bir romantizm, bir duygusal haller falan...

     Tekrar derinleşmek, duygulanmak güzeldir belki de. Gerçi bu şarkı beni üniversiteye gittiğim günden beri etkiler.... Neresi sıla bize, neresi gurbet... Gurbette geçen 17. Yıl... Artık neresi memleket neresi gurbet bilemememiz belki de normaldir. Şimdi bu yazıyı memleketinden uzakta yaşayıp okuyan herkes anlayacaktır beni. Aidiyetsizliğin tavan yaptığı , farkettigimiz yaşlardayız çünkü.

     Bence insan yaşından önce büyümemeli. Yaşı gibi olmalı. Yirmili yaşlarda otuzlar,otuzlarda elliler gibi hissetmemeli... Bu kadar da farkindalik iyi bi şey değil... Bakar kör olmalı. Ne güzel... Flash tv halay ekibinin kafasında yaşamalı hayatı belki de... Çok da şey yapmamalı yani. An olmalı , ne yarın ne de dün olmamalı...


      Yapabilirsek eğer deneyelim yarindan itibaren... En azından yarın , bir gün de olsa sadece bir gün dahi olsa ne istiyosak onu yapalım. Deneyelim bunu. Yarın herkes ne istiyosa öncesi sonrasını düşünmeden yapsın bir güncük... Bakalım ne olacak.

      Sevgi ve selamla...

8 Kasım 2017 Çarşamba

SA-DA-KAT....... AL-DA-TIL-MAK




Aldatılmak...

İhanet...

Kandırılmak....

Hiç bunları yaşadınız mı?

Yani hiç aldatıldığınızı farkedip, bunu yakalayıp ya da yakalamasaniz bile hissettiniz mi?

Ne hissettiniz o an?

Mesela nefesinizin kesildiğini, ellerinizin titredigini, kulaklarınızın yandığını, kafanızın içindeki uğultuların başınızı patlatabilecegini düşündünüz mü?

Dişlerinizi kırılacak kadar sıkıp da, tırnaklarınız avucunuzu kanatacak kadar etinize saplandı mı örneğin?

Hırsınızdan hiç yapamayacağınız şeyler yaptınız mı peki?

Hiç soylemeyeceginiz sözler çıktı mı ağzınızdan?

Çok güzel açmış bir çiçeği topraktan çıkarıp elinizle, yere atıp üstüne basıp defalarca çiğnemek, ezmek , yok etmek neyse aldatılmak da öyle bir şeydir ışte. Ya da çok şık büyük bir emekle hazırlanmış bir gece elbisesini keskin olmayan bir makasla lime lime parçalamak , ipliklerini , pullarını sökmek , parçalamak gibi de düşünülebilir... Ya da biraz daha ilerisi bir koyunu kör bir bıçakla boğazından kesmeye çalışmak gibi birşeydir aldatılmak... Otuz altı yaşımdayım ve bugüne kadar aldatıldığımı  hissettiğim , düşündüğüm bir durum yaşadım.Belki de şanslıydım yani bunu defalarca yaşayan bir sürü kadın vardır. Bunu farkettigimde de yukarıda yazdıklarımı hissettim....

Bunun yanı sıra bir de sadakat denen birşey var değil mi?

Sadakat, güven, dürüstlük,saygı....

Her ilişkinin dört kolonu olan değerler... İlişkileri ayakta tutan dört temel değer...

Birine inanmak o bunu yapmaz diyebilmek, güvenmek aslında ne kadar önemli ne kadar değerli birşey...

Koşullar ne olursa olsun... Sonuçlar ne olacaksa olsun ... Her zaman herşeyin doğrusunu konuşabilen insana guvenirsiniz. Inanirsiniz... Sadık dersiniz.  Peki bunu yapmak bu kadar zor mu...

Yani bence insanın kalbi biriyle doluysa zaten başkasına birşey hissedemez... Ama bu sanırım kadınlarda erkeklerden farklı oluyor. Daha doğrusu erkeklerin duygu beyin mekanizması farklı işliyor.

Gerçi kadın erkek diye ayrimamak gerekiyor çünkü sadık olmayan, olamayan kadınlar da çok var...

Ben artık aslında çok da takilmiyorum bu sadakat konusuna ... Aldatan aldanıyordur. Ya da her aldatan mutlaka aldatilacaktir. Ya da sahte ilişkilerle gerçek olanı kaybetmek bir tercihtir... Hepimiz tercihlerimizi yaşarız. Her seçiş bir vazgeçiştir. Bir şeyi seçersin diğerinden vazgecersin doğru olan budur...

Ben sadakatin verdiği huzuru yaşamayı seviyorum. Yani birinin gözlerine iç rahatlığıyla bakabilmek güzel birşey... Vicdan temizliği , alın aklığı, sonra verecek doğru cevaplarının olması gerçekten haz verici... Aldatmaktan daha haz verici...

Bence sadık olun sevdiklerinize... Bu bir iç huzuru... Bu size de iyi gelecektir. Birini seçin sonu ne olursa olsun çünkü belki ikisini de kaybedebilirsiniz bu seçimi yapmazsanız...

https://youtu.be/D-i77gTIEWM





29 Ekim 2017 Pazar

CUMHURİYET 94. YILINDA

Birinci sınıfta başlarız biz bu şarkıyı öğretmeye çocuklara...


https://youtu.be/ThSBaNuB7sc


Cumhuriyet hürriyet demek
Cumhuriyet özgürce yaşamak
Uygarlığa çağdaşlığa durmadan yılmadan koşmak demek
Uygarlığa çağdaşlığa durmadan yılmadan koşmak demek

Cumhuriyet mutluluk demek
Cumhuriyet kol kola yürümek
Uygarlığa çağdaşlığa durmadan yılmadan koşmak demek
Uygarlığa çağdaşlığa durmadan yılmadan koşmak demek


Tüm öğretmenler bilir.

 Öğretmenlik ne güzel bir meslek. Saf tertemiz minicik kalplerde olmak ne güzel... İyi ki öğretmenim iyi ki okuldayim iyi ki cocuklarlayim iyi ki temiz yüreklerdeyimm... İyi ki bu mesleği yapmamı sağlayan , kadın olarak bir birey olarak var olduğumu bana veren Atam'ın kurduğu bu Cumhuriyette vatanım milletim için seve seve çalışmamı sağlayan bir devletin personeliyim...

        Açtığın yolda
        Gösterdiğin hedefe
        Hiç durmadan yürüyecegime and içerim
        Diyerek büyüyen bir nesil olarak unutmayacağım ve hep öğrencilerime dikte ettiğim.                 içime işlemiş bir sözü vardır Atatürk'ün

        "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" Benim için Cumhuriyetin en anlamlı sözü budur...

         Hepimizin Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun....

        " Tek bir şeye ihtiyacımız var Çalışkan olmak."


25 Ekim 2017 Çarşamba

BEŞER ŞAŞAR KADER ŞAŞMAZ



      ''Beşer zulmeder kader adalet eder''


       Ben bugün bir yerde okudum bunu...Dedim ne güzel laf bu böyle,sonra gezindim internette bununla ilgili bir şeyler okuyayım diye.Okuduklarımın içinde bu sözle ilgili bir örneklendirme vardı.Onu yazacağım şimdi size.

         ''Beşer zulmeder kader adalet eder''

       Mesela bir adam cinayet işler katil olur.Fakat bu cinayeti saklar.Yakalanmaz yani suçunu ondan başka bilen yoktur.Bir zaman sonra hiç alakası ve suçu olmadığı bir olaya adı karışır ve hapse mahkum edilir.Bu olayda tamamen suçsuzdur aslında ama kader adalet etmiştir.Önceki işlediği suçundan bu cezayı çekiyordur aslında.Şimdi burada haksız yere ona iftira eden,onu hapse attıran insanlar (beşer) zulmetmiştir.Önceki işlediği suçtan başına bunun gelmesi de kaderin adalet etmesidir.

       Yani kimse sanmasın ki yapılanlar zulmedenin yanına kalıyordur.

       HAYIR! Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmıyor.Bizim göremediğimiz ama işleyen bir hesap makinesi var.O hesap bölüyor, topluyor, çarpıyor,eksiltiyor hakkedenin eline hakkını veriyor.Bu hesapların en güzel yanı da ne oluyor  arkadaşlar ; siz her ne kadar hayatınızdan çıkarsanız da birilerini ; yaşadıkları tesadüfler aracılığıyla size duyuruluyor. 

        Eskiden olsa üzülürdük belki bazı şeylere ama şimdi duyunca tek söylediğimiz....

        ''Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste''

        İyi kalpli olmanın huzuru ve sakinliğiyle siz devam ederken yolunuza , Allah kimsenin kalbine hesabını veremeyeceği nefretleri sokmasındır dualarımız.

       İyiliği yüzüne vurmuş, gülüşüne yansıyan herkese selam olsun....Kim neyi hakkediyorsa da onu yaşasın:)


                        ''Beşer zulmeder kader adalet eder''
       
  •      Güzel laf ya ben sevdim.Başına ne geliyorsa sor bakalım ne yaptım da oldu bu.....

                Yazıya  sadece kendi fotoğrafımı koyuyorum....Çok ince...İncecik bir ok.
       
       

        


20 Ekim 2017 Cuma

HANİMİŞ HANİMİŞ NERDEYMİŞ


                                            HANİ!


Sözlük anlamı; nerede kaldı,ne oldu,nerelerdeydin anlamında soru belirteci olarak kullanılan sözcük.


- Hani yemek nerde kaldı, hani çocuklar nerde, hani benim hediyem....  gibi


Bir diğer anlamı karşıdakinin önceden bildiği birşey anımsatılmak istendiği zaman kullanılır.
 -Hani geçenlerde karşılaşmıştık ya hatırladın mı...gibi


Bi de HANİ vardır.Bu hanide sitem vardır.

Evet soru sorar ama aslında altta yatan öfke ve sitemdir.


- Hani söz vermiştin.

-Hani gitmeyecektin.

-Hani ben varım diyordun.

-Hani sen başkasın diyordun.

-Hani herşeyindim.

-Hani korkma demiştin.

-Hani bitanemsin diyodun.

-Hani bla bla bla bla

Hani hani hani!!

Ne çok yalan dolan var değil mi?

Ne çok şey var hani dediğiniz değil mi?

Hani dedirtmemek için belki de büyük laflar etmemeliyiz değil mi.


       Ya yazdığım herşeyden ille de bana bişey olmuş ben yaşamışım gibi düşünmeyin sakın.Daha önce burada paylaşmıştım yineliyorum bazen bir şarkı, bir söz, bir görüntü düşündürebiliyor insanı...Sorgulatabiliyor....

        Bu gün benim sorum


                                                                 ''Hani?''

        Yani ''Hani?''

                           https://www.youtube.com/watch?v=wrl2WrVOU_c


        İnsanları kendinize inandırmak için uğraşıp çabalayıp onların güvenini kazandıktan sonra yerle bir edip mahvedip yıkıp kırıp gitmek yerine tutabileceğiniz sözler vermeyi deneyin...

        Böylece ''HANİ'' diye sorulan soruların karşısında verecek ''burda'' diye cevaplarınız olur...






6 Ekim 2017 Cuma

ADSIZ BIR YAZI

Diğer kadınlara pek benzemiyorduk.

Çıtkırıldım olmadık misal.

''Gelip beni al'' demek yerine kendimiz gittik koşa koşa.

Eğlenceye gittiğimizde diğerleri narince masada alkışlarken piste fırlayıp hunharca oynadık.

Hep sorun dinledik, bizim derdimiz yoktu çünkü.Rahibe Teressaydık.

Çiçek istemedik, hediye istemedik, en büyük hediye sevilenle beraber olmak dedik.

Sürprizlere bayılırdık ama sürpriz yapan biz olduk.

Severken sonuna kadar sevdik, söverken arkasından değil yüzlerine saydık.

Gülümserken, kimbilir kaç kere öleyazdık.

Rol yapamadık.......Belki de fazla doğaldık....

Bu sebeple kıymetimiz bilinmedi.NASIL OLSA HEP VARDIK.

Şimdi yokuz.

Mutlu musunuz?


                                                                               Kıvılcım KALAY


Ben okudum , beğendim , sizlerle paylaşmak istedim.

Bu yazının altına ben de kendimce birşeyler yazmayı çok isterdim aslında bugün. Ama bence artık susulmali. Geç kalınmış bir susma olmalı bu. Bir daha hiç açılmamak üzere kapanan bir defter dolusu yazının sayfası bitmiş meğer...Kapağa kadar yazıyla dolmuş , yaprakları yırtılmış bu defter artık çöpe gitmek üzere atılmalı...

Son söz;

06.10.2017 Cuma Günü.... Bu da unutulmasin diye dip not kalsın.

3 Ekim 2017 Salı

DUYGU DURUMLARI SÜPER

     
          Duygunun Durumları....

Duygunun Duyguları...

           Ne güzel isim bulmuşum ben bu bloga...

Gün geçmiyor ki bir durumsuz, duygusuz...

           Sizin de öyle oluyordur.....

Ben bugünlerde sevgi kelebeği modundayım arkadaşlar...

          Nasıl mı.... Malum artık duymayaniniz kalmamıştır. Tayinim çıktı. Yeni bir okulda göreve başladım. Ama çok güzel başladım...

          Hergün odam dolup taşıyor... Benim ne çok sevdiğim ne çok sevenim varmış... Bu ziyaretler beni inanılmaz mutlu ediyor.

          Bu yazı aracılığıyla;
          odamı çiçek bahçesine çeviren, beni çikolata delisi kıvamına sokan, beni ziyaretleri , mesajlari , telefonlarıyla sevgi pıtırcığı yapan arkadaşlarıma , sevdiklerime çok çok çok teşekkür ederimmmm.

         Anladım ki ben en çok sevilmeyi seviyorum.... Sevilmek ise sevmekle oluyor...Hepsininn fotoğrafını paylaşmayi çok isterdim amaaa ışte malum herşeyi paylasamiyoruz.

         Yani bu bir teşekkür yazısı.....

         İyi ki varsınız...

        Hisseden , düşünen , paylaşan herkese selam olsun.

       

           

1 Ekim 2017 Pazar

AKSİNİ İSPATLA....




                         Ben bugün defalarca bu yazıyı yazdım.

Defalarca sildim.Sonra bi daha yazdım.Bi daha sildim.Aslında o kadar çok şey var ki yazacak ama o kadar çok kontrol var ki.Aslında bu bloğun hakkını verecek o kadar durum var ki...

Aslında o kadar çok şey oluyor ki bilinmeyen , görülmeyen...Ama susmaya o kadar programlanmışız ki....

Herkesin her şeyini bilerek durmak, susmak ne kadar zooooor.

https://www.youtube.com/watch?v=YWVIebzbf28


Bugün uzun uzun yazasım yok.

Ay bir daha silmeden devam etmeye çalışacağım şimdi...

Bugün aslında benim yazmak istediğim konu

Hayatın bazı insanlara doğuştan gülmediği;

Yani bir insan başta ne ise sonda da aynı olduğu...Hiç bunu farketmişmiydiniz.Yani çevrenizde tanıdığınız arkadaşlarınızı, akrabalarınızı düşünün...Öyle değil mi gerçekten.Başı neyse insanın sonu da aynı oluyor.

Yani bir gün gülerim diye bekleyen insanların yanılsamaları:)

Bazı insanlar doğuştan şanslı doğarken , bazıları ise hep bir zorlama ve tırmalama ile mutlu olmaya çalışıyor.

Yani  demem o ki çok da beklemeyin ; ''işte bir gün yüzümüz güler'' diye baştan belli her şey ....

Bugün olmayan yarın da olmaz....

Bu yüzden bugünün tadını çıkarmya bakın.Mutluluk bir varış değil de yolculuğun kendisi olsun hayatımızda.

Sonuç değil de süreç olsun.


https://www.youtube.com/watch?v=zQDEXzbgqPs



Hadi bakalım bu kadar karamsarlık yeterdi.Belki de öyle olmayacak.Belki de hooop herşey ne güzel olacak:))))))))))))) Yazıyorum ama kendi yazdığıma inanmıyorum.Farklı düşünen varsa arkadaşlar lütfen örneklerle yorum yazsın.''Yani falanca arkadaşım bak şöyleydi sonra böyle oldu ''gibi bişeyler.Somut gelin yani ... Ya da yazın ben önceleri şunları şunları yaşadım ama hayatım şu durumdan sonra çok değişti gibi bir şeyler de olabilir mesela.Var mı örneklendirecek birileri?





27 Eylül 2017 Çarşamba

TRENDBENDE BENDETREND


                       https://www.trendbende.com/


                       http://www.trendbende.org/



                      Sevgili arkadaşlarım merhaba;

            Trendbende alışveriş sitesini hepiniz artık duymuşsunuzdur.Gerçekten harika bakmaya değecek bir site. Trendbende ; ben de bir arkadaşımın önerisiyle tanıştım bu siteyle.İyi ki de bakmışım diye düşündüm siteyi ziyaret edince.Beni tanıyanlarınız bilir.Kıyafete elimde olmayan bir ilgim vardır.Yani seviyorum giyinmeyi.Gerçi hangi kadın sevmez ki değil mi....Ama benim ki azıcık daha fazla.Hani kiminin makyaj ürünleri,kiminin ayakkabı ,çanta ilgisi olur ya işte benim de elbisler öncelikle sonra da gömlekler ,ceketler tüüüm giysilere takıntım vaaaaaaar.!!...

           İşte Trendbende tam da benlik bir siteymiş.Bir kere aradığınız herşeyi tek bir sitede bulabiliyorsunuz.Kadın ürünlerinde abiye,gömlek,elbise , etek,eşofman , mont, pijama,jean,hırka......ayrı ayrı kategorilenmiş böylece aradığınızı kolayca bulabiliyorsunuz.Sadece giysi değil ayakkabı,aksesuar,ev tekstil ürünleri de var bu sitede.Erkek ürünleri de seçeneklendirilmiş.Fiyatlar ise çok ama çok uygun ben ilk girdiğimde inanamadım.Bu kadar güzel şeyler nasıl bu kadar uygun fiyat olur diye .Bunun yanı sıra tek fiyat olan ürünler hatta ve hatta outleti bile var.




     Benim https://www.trendbende.com/ dan aldığım gömleklerin güzelliğine bakar mısınız.Tam da bu mevsimlik.Uzun kollu ama tril tril kumaşları.







https://www.trendbende.com/ 'dan alışveriş yapma nedenlerimden bir tanesi de güvenilir bir online alışveriş sitesi olması oldu.Gönül rahatlığıyla kart bilgilerimi girdim.Ayrıca kapıda ödeme seçenekleri de var.






https://www.trendbende.com/ alışverişlerinizde her hangi bir ürün değişimi ya da iptal durumu olduğunda Facebook sayfalarından da ulaşıp mesj attığınızda hemen dönüş yapmaları da bizim için büyük kolaylık oldu.Ben bizzat yaşadım bir alış verişimi iptal etmek istedim ve sanırım bir yarım saat içinde sorun çözüldü.




Kargo da çok hızlı bir kaç iş günü içinde adresinize hemen ulaşıyor.Öyle haftalarca bekleme işkencesi yok yani.

Benim bu gömlekleri tercih etme nedenim tam da bizim gibi çalışan insanlara göre yapılmış sanki sade ve şık....Ben bunları seçtim  ama her zevke göre ürünler olduğunu görmeniz için siteyi ziyaret etmenizi öneririm arkadaşlar.

Ben çok beğendim ve sizlerle paylaşmak istedim.



26 Eylül 2017 Salı

BU PERVANENİN DERDİ NEDİR?



GERİ GELEN MEKTUP
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? 
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? 
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? 
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. 

Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; 
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; 
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, 
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... 

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, 
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! 
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince 
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince 
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; 
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. 
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, 
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, 
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; 
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! 

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, 
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... 
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, 
Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı. 
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! 
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! 
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, 
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. 

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, 
Tek bendeki volkanları söndürse denizler! 
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' 
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil 
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. 
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. 

                                                  Hüseyin Nihal Atsız 



       Böyle bir şiir işte bu....Hatta nasıl bir şiir bu böyle....Yeni gençlerin hiç fark edemeyeceği,tadına varamayacağı bir şiir.....       Sözlerine bir bakar mısınız....Bence bir kez daha okuyun.Çünkü ben bir kaç kez okuyunca farkettim ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi Bir pervane Işık aşkı olduğunu....        Hiç bunu düşündünüz mü....Pervane yanacağını bile bile neden ışığın etrafında döner durur.





       Yani bunun mantıklı bir açıklaması var mı?

   
       Bilimsel bir kanıtı var mı peki?


       Acı çekeceğini, ölüp gideceğini bile bile ateşe çeken nedir pervaneyi?

     
      Yani pervanenin  yenemediği neydi?

      
      Ben bilemiyorum arkadaşlar bu soruların yanıtını , genelde mantıkla hareket eden biriyim.Evet duygusalım ama hiç bir zaman duygularım mantığımın önüne geçemedi hatta zaman zaman bundan şikayet ettiğim zamanlar da olmuştur arkadaşlarım bilir.Kimi zaman bu katılıklarımdan , sert çizgilerimden arınmam gerektiği konusunda da uyarırlar beni...Bu yüzden benim mantığım bu pervaneyi anlayamıyor.
Ama her zaman da herşeyi anlamlandırmamız gerektiğini ufak ufak anlamaya başlıyoruz yaş gereği.

     Yani hepimizin her yaptığının ille de bir anlamı olması gerekmiyor değil mi?Bazen anlamsızca da davranmalıyız belki de.Belki de kendimize saçmalamak için bazen izin vermeliyiz....

       Belki de bazen yanacağını bileeee bileeeeee ışığa koşmalıyız pervane gibi....Bunu sorguladık diyelim eeeeeee neden de bulduk bu neyi değiştirir ki.O pervane hayatta kaldığı sürece bilse de yanacağını yine gidecek o ışığa....Her şeyde bir mana aramak belki de hata.....


        ''Varsa içinizde biliyorum yanacağım ama yine de gitmek istiyorum ''diyen ya gidin boşverin herşeyin mantıklı bir açıklaması olması gerekmiyor...Bir kez de siz saçmalayın:) Çok Çok yanarsınız :)))https://www.youtube.com/watch?v=gRjsXfD6ivo


                                                https://www.youtube.com/watch?v=8CxTOJMi_Js





      

21 Eylül 2017 Perşembe

TIK TIK ATIYOR MU DURDU MU NOLDU?



        '' Ne iyi olurdu kalbe kan yine hücum etse''






Az önce bir şarkıda duydum bu sözü:)


Yani ne kadar az kelime olan tek bir cümle değil mi?

Öyle uzun uzun yazmaya , konuşmaya gerek yok değil mi bazen....Tek bir cümle nasıl anlatabiliyor.

İşte yazı böyle bir şey...İfade etmek böyle bir şey.İfade edebilmek...

Herkes neler yaşıyor neler ama bunları kelimelere dökebilmek , içimizi yansıtabilmek ne kadar zor.İşte o şarkının yazarı gibi bazıları şanslı kelimeleri kullanabilme yeteneğine sahip.

Ben seviyorum yazmayı birileri okusun okumasın bu çok da umurumda olmuyor aslında sadece içten gelen bir istek oluyor yaz diye.Bazen bir resim, bir söz , bir şarkı  yüzlerce kelime yazdırabiliyor bana....

Bugün de bu cümle işte durduk yerde getirdi beni klavyenin başına.....Yani çok hoşuma gitti bu cümle ....Belki de bir çoğumuzun durumunu anlatan bir cümle...Yani arada kan hücum etse ya kalbimize güzel olur bence:)Atsın bazen hızlı hızlı yani hatırlatsın bize bir kalbimiz olduğunu:)

Kalbe kan hücum etmesi için ya korkmamız, ya heyecanlanmamız , ya sevmemiz,; sevilmemiz sevildiğimizi hissetmemiz gerek tüm bunlar olmayınca hücum değil de sahilde yürüyüş oluyor kanın kalpten geçmesi .Aheste aheste kan temizlenip vücuda yayılıyor:)Ne güzel anlatmış kadın bir cümleyle...https://www.youtube.com/watch?v=dYQqxGE7oT0


Bugün ki son sözümüz de ilk sözümüz olsun:


       '' Ne iyi olurdu kalbe kan yine hücum etse''









19 Eylül 2017 Salı

ALİ sadece Takma İsmi



         Sevgili arkadaşlarım Merhaba;

         Aslında bir süre yazmayı düşünmüyordum.Yani biraz ara vermekti istediğim.Hatta  bugün eski bir yazıyı paylaştım.Ama bugün beni çok etkileyen birşey yaşadım ve sizlerle paylaşmak istedim.

        Biliyorsunuz ben okulda çalışıyorum.Daha önce çalıştığım bir okuldaki bir hizmetliden bahsedeceğim size.

        İsmini değiştirerek anlatacağım adı Ali olsun mesela.Ali o okulda sanırım 7-8 yıldır çalışan biriydi ben gittiğimde oraya.Aliye herkes zorla iş yaptırırmış.Yani söylense de iş ya duymamazlığa gelir ya da aleni şekilde yapamam dermiş.Neyse ben başladım okula ilk gün.Sabah gittim ''Merhaba Ali ben Pınar artık birlikteyiz ''dedim.''Tamam hocam hoşgeldin''dedi.Gün içerisinde Ali'yi her gördüğümde gülümseyerek nasıl gidiyor vs.,sonra bankta yanında oturdum, çocuğu,eşi , memleketi diye sohbet etmeye başladık.Ertesi gün Ali benim arabamı görür görmez gidip odamın kapısını açtı,yanıma gelip aç mısın kahvaltılık bişeyler alayımmı size diye sordu kendine de bana da al birlikte kahvaltı yapalım dedim.Ben bunları bilerek yapmadım bu benim ama Ali'ye kimse böyle davranmamış.Her yarım saate bir ben istemeden çay getirmeye başladı bana.Ben de ona hadi sen de çayını al gel ben hem işi yaparım hem çay içeriz diyordum.Yaz dönemiydi zaten,hem bilgisayarda çalışıyodum bir taraftan da onunla laflıyordum.Hayatı içler acısı bir çocuklukla geçmiş.Yetiştirme yurdunda büyümüş.Sonra dışarıdan birilerinin aracılığıyla okumuş.Hizmetli kadrosuyla Milli eğitime girmiş.Belki de o okulda ilk kez ben dinlemişimdir onu.Bir dediğimi iki etmedi Ali.Bana inanılmaz saygı duyuyordu.Benimse ondan ne beklentim olabilir sadece iyi biri olarak,bir birey olarak diğer insanlarla aynıydı benim için.Neyse arkadaşlar ben o okuldan ayrılmak zorunda kaldım.Buna benden sonra en çok üzülen kişi Alidir.Sonrasında bir iki kez uğradım.Sonra bir daha görmedim.
     
       Bugün akşam pazarda gördüm Ali'yi eşiyle....''Hocaaaam niye gelmedin ya bizim okula''....Olmadı dedim tercih ettim ama başka yer oldu.

       Ne dedi? '' Sabahlara kadar dua ettik sen gel diye ama şans yokmuş hocam bizde''.....Gözlerim doldu benim.Devamında söylediklerini yazamıyorum.
Benim için önemli cümle buydu ;

      ''Sabahlara kadar dua ettik gel diye''....

       Sizi bilmiyorum ama benim insanları gözlemlerken ki kriterim astlarına ya da ondan alt mevkideki insanlara olan davranış biçimleridir.İnsanlar üstlerine zaten sahte de olsa bir sevecenlikle saygıyla konuşur ama altında çalışanlara nasıl davrandığıdır asıl kişinin kendisi...Odur esas kendisi.

      Yani benim Ali'den  Ali'nin benden hiç bir çıkarı olmadan keşke sen olsan diyorsa biz doğru yoldayız.Yani arkadaşlar şu 15 günde öyle buna benzer olaylar yaşadım ki maalesef hepsini burada yazamıyorum.Sadece iyi olmak güzel birşey diyebiliyorum bu kadar....

      Çıkarsız ve beklentisiz anılmak, aranmak çok güzel ya...Ben çooook mutluyum ....

       

15 Eylül 2017 Cuma

BEN ,BEN DEĞİLİM ARTIK



Galiba korktuğum başıma geldi...

Derinliğimi kaybediyorum....

Yani yüzeyselliğe doğru gidiyorum.

Bunun olmaması için haftalardır konsantre olmaya , hissetmeye çalışıyorum ama yok...

Diğer insanlar gibi oluyorum....

Bakıyorum ama görmüyorum....

Yiyorum ama doymuyorum...

Kızıyorum ama üzülmüyorum....Öfkemi açığa vuramıyorum...

Gülüyorum ama mutlu değilim...

Dinliyorum ama duymuyorum...

Nefes alıyorum ama yaşamıyorum....

Yorgunum diye mızıldanıyorum.....

Uzaklaşıyorum, herkesten ve herşeyden...

İnsan kaybetmekten korkmuyorum,giden gitsin diyorum...Hatta çoğu zaman ben gönderiyorum,olmasın diyorum....

Kendimi değersiz hissettiğim hiç bir ilişki ve durumun içinde durmuyorum....

Az olsun öz olsun diyorum....Hatta hiç olmasın:(

https://www.youtube.com/watch?v=gbCFTuKxJTU

Denizin dalgasının sesi ; aslında olmayan insanların yanından daha iyi geliyor bana....

Gittikçe daha  bir azalıyor, daha da yalnızlaşıyorum ama bu beni rahatsız etmiyor aksine sakinleştiriyor....

Eylülden mi, sonbahardan mı , Aydan mı, Merkür'den mi, Jüpiter'den mi yoksa yıllardan mı bilemedim ama en korktuğum oldu ; Pınar olmaktan gitmişim ben...Ben başkası olmuşum....Düz ve sıradan....

Belki bir gün tekrar o kaybettiğimiz içselliğimizi tekrar yakalayabileceğimiz bir hayatımız olur.Kimbilir....Hayat süprizlerle dolu...Belki de ileridedir yaşanacak günlerin en güzelleriii demiş ya şair , belki de haklıdır...


Son söz bile söyleyesim yok....

Ben eski içten, candan, yaşayan,gören,hisseden beni istiyorum.





9 Eylül 2017 Cumartesi

9 EYLÜL'ÜN EN GÜZEL SÖZÜ.....HEM DE TAM GÜNÜ......



      Merak....


     Gerginlik......


      Stres.......................

 
       Kaygı................................................


       Paradigmalar.................................................


       Senaryolar............Öyle olursa bunu yaparım, böyle olursa şöyle ederimmmm..................!


       Tüm bunlar son 120 saatin 96'sının tanımıydı arkadaşlar........

       96 saat aralıksız böyle geçti.....



   
       Son 24 saat ise tam 24 saattir de.....Şaşkınlık,karmaşa,kulağa yapışan telefon, parmakların yazmaktan uyuşması, bakıp bakıp gözde canlanan görüntüler,kulakta çınlayan sesler,uğultular,gülmeler,duygulanmalar,sevildiğini çok sevildiğini hissetmelerle geçti.....Bu görünen somutluktu....


       Görünmeyen içte olan ise dinmek, sindirmek,büyük bir gerginlikte olan okun fırlamasındaki hızla uçup gitmekti.

       Beni yakından tanıyanlar bilirler bu 120 saatin benim için ne ifade ettiğini, tanımayanlar için ise belki bu yaşanan duygular abartıymış gibi gelebilir....Ama hani bir kez yazmıştım ya her yaşadığımı yazmıyorum buraya diye....Tüm yaşananları bilmeyenler için bu anın benim için önemini anlatmam sanırım bir yazıya sığamayacak kadar güç....


       Hasılı arkadaşlar aslında bu yazı çok çok uzun olurdu şimdi tam da içimden geçenleri yazsam ama bazen tek bir kelime cümlelerin hepsinin özeti olabilir....O kelime ise bugün benim için.....O da

                                                                         Şükür.......

       Bu şükür beni sevenler için, benimle gülenler için sevinç ; sevmeyenler için ise dert olarak sonsuza kadar burada dursun....Çünkü bugünün en çok  söylenen  ve en çok duyulan sözü buydu...Bir gün içinde belki yüz kez telaffuz edildi.......:)

       Bugünlük bu kadar arkadaşlar;

       Selam ve sevgiyle......Ve de harika bir şarkı ile yeni günlere........

       https://www.youtube.com/watch?v=RrkxdK4dcPw

5 Eylül 2017 Salı

HAYIRLISI NE İSE OLSUN






Sevgili arkadaşlarım Merhaba;

Yaz bitti değil mi?Yazın başında oh ne güzel yaz geldi,deniz,kelebekler falan filan diye yazdığımı hatırlıyorum.Nasıl geçti bu yaz ben hiçbir şey anlamadım.Anladığım tek bir şey var benim bu yazdan aklımda kalan.;O da yalnızlık.Yalnızlığın hem acıtan hem keyif veren yanı.Yani ben hayatımın hiç bir döneminde bu kadar yalnız kalıp bu kadar yalnız hissetmemiştim.

Ben bu yaz en üzgün anlarımı ve en mutlu anlarımı yalnız yaşadım.Büyüdüm ben bu yaz arkadaşlar.Çok sevindiğim anları hiç tanımadığım insanlarla paylaştım en üzgün anlarımı ise bahçedeki ördekle geçirdim:)

Dinlendim, durdum, dinledim,sessiz oldum....Sadece soluk seslerimi duydum kimi zaman....Belki de buna ihtiyacım vardı ve evren bunu gönderdi bana.Her ne olduysa.....Yılan hikayeleri bitti.Yarım kalanlar tamamlandı.Ama öyle ama böyle her şey olacağına vardı ve Eylül'ü ettik.


Eylül neydi?

Eylül okuldu,işti....Düzendi....Başlangıçtı....Bitişti...

Arkadaşlar aslında ben çok stresliyim.Okulum değişecek bugün yarın ve bu beni çok geriyor.Tam dokuz yıldır kadromun olduğu okul değişecek yarın.Bunun heyecanı ve stresi var şu an bende.Bilinmezlik ve belirsizlik ise beni inanılmaz rahatsız ediyor.Bir an önce yarın olsun ve buradan yazayım istiyorum.

Benim görünmeyen ama var olduğunu bildiğim arkadaşlarım sizden bu gece benim için dua istiyorum.Tek söylemeniz gereken hayırlısı ne ise o olsun.Bu kadar....

Bugün için son sözümüz bu.

Kendimizi teslim ettik;''HAYIRLISI NE İSE O OLSUN''Ben yatıyorum şimdi,yarın yeni yepyeni güne uyanmak istiyorum.....


2 Eylül 2017 Cumartesi

AZ Bİ DEĞER BİLİN!



                https://www.youtube.com/watch?v=QISU9NNVU30


         


                              Sevgili Arkadaşlarım Merhaba;

            Bir klavyenin ucunda oturup, yalnız yazdığınız sözcüklerin Türkiye'nin hatta dünyanın bir yerlerinde ,kalabalıklar içinde belki de, belki de yapayalnız bir köşede,belki tatilde,belki bir cam kenarında,belki kapkaranlık bir odada .....okunuyor olması ne güzel...


            Bugün güzel bir gün arkadaşlar, bugün bayram.Bayram sevdiklerimizle birlikte olunca bayram olur değil mi.Neyse ben bunlara girmeyeceğim,onu geçen bayram aidiyetsiz bayram yazımızda yazmıştık ve yazdığımız için de yaşayıp tüketmiştik.Ben bu bayram öyle hissetmiyorum çünkü.Belki de duruma alıştım.Yani elde bu var ve bunun kıymetini bil modunda yaşadım bu bayram.İyiyim yani.Galiba o kalabalıklar içinde olan bayramı unuttum.


            Ben bugün bu kadar bayram konusundan geçmek istiyorum esas konuya. Ama bu arada bir dip not geçeyim,zaten hepiniz bugün bütün sosyal paylaşım alanlarında gördünüz paylaştım ama yine de yazayım arkadaşlar Begüm Çarşamba günü geliyor:)Tüm soranlara söyleyeyim dedim evet biraz abarttım ama siz de sormakta abarttınız ya :)Begüm gelecek Çarşamba günü:)

 
          Arkadaşlar bugün ki konumuz aslında ''Emek''.Aslında emek değil de buna ne ad vereceğimi bilemedim.Konumuz aslında kıymet vermek,kıymet bilmek,farkında olmak,hissetmek,görmek , duymak...

           Şimdi hayatınızda , yanınızda olan insanların kıymetini ne kadar biliyorsunuz?Hiç bunu sordunuz mu kendinize?Sizin gülmeniz mutlu olmanız için çabalayan insanları ne kadar görüyorsunuz?Dışarıdaki yani özel hayatınızda olmayan insanlara gösterdiğiniz sabrı,insiyatifi,toleransı en yakınızdaki insanlara gösteriyor musunuz?Niye bunu yapamıyoruz hiç bunun farkına vardınız mı?

          Ben bunun farkına bundan bir ay önce vardım.Kız kardeşimle bir münakaşa geçti aramızda . Çok kızdım o an. Sonra düşündüm , ben dışarıda o kadar çok insanın kaprisini , egosunu çekiyorum ki neden kız kardeşime bu sabrı gösteremedim,neden onunla bu sorunu uzatayım o benim canım en çok nazı çekilmeyi hakkeden insanlar arasından bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olan insanlardan olan o....Gönlünü almalıyım ,kimin haklı olduğunun önemi yok,önemli olan huzurlu ve mutlu olmaksa adımı atan ben olayım ne olacak ki dedim.Gittim sarıldım ona ve bitti orda .Çünkü o da beni seviyor.Affetmeye,sarılmaya hazır.

           Bizi seven insanlar kin tutmaz,affetmeye hazırdır sadece adım beklerler ama benim burada anlatmak istedğim hep karşınızdakinden beklemeyin eğer biri sizin için önemliyse , seviyorsanız onu , hissediyorsanız siz de adım atın.İşte o yazsın,o arasın,o suçlu vs beklemeyin.Yani müdürünüze,patronunuza,arkadaşınıza gösterdiğiniz sabrı eşinize , annenize ,çocuğunuza gösterin çünkü onlar bunu o gelip geçici insanlardan daha çok hakkediyor.

         Varsa aranızda şu an en sevdikleriyle küs olan örneğin; arayın, konuşun kimin haklı olduğunun önemi yok.Hayat kısa çünkü yarın olmayabilir çünkü;ne olur sevdiğinizi söyleyin.

          Kin insanı yutan bitiren birşey unutun arkadaşlar...Kim ne yaparsa kendine yapar deyin ve unutun.Sadece arayın ve benim için değerlisin ve seni seviyorum deyin, yanınızdaysa sevdiğiniz o zaman elini tutun ben varım deyin...

          Bugünün son sözü ise;

          '' Keşke benim de şimdi elimi tutup ben varım diyecek biri olsaydı yanımda.''