30 Kasım 2021 Salı

İÇİM DE DIŞIM DA GÜLMÜYOR

 İçim çok ürpertili. 

Hissettiğim duygu ne diye sordum kendime az önce "Korku" korku ve endişe. 

Ben korkuyorum. 

Ürperiyorum. 

Asansörden inerken sedyede siyah fermuarlı bir şeyin içinde biri ve üzerinde siyah bir poşette eşyaları ile yanında bir kadın ağlayarak babacığım gitti diyerek aynı asansöre bildirildi ve benim bugün hava almak için çıktığım morgun avlusuna götürüldü.  Çok saçma bir günler değil mi yaşadığımız. Hiçbir şey eskisi gibi değil sanki.

Bir tarafta inanılmaz bir fakirleşme diğer tarafta zenginiz diye bağıran bir grup insan. Kim kimin çocuğu kim kimin babası dedesi karışmış bir ahlakı dejenerasyon. Tükettiğimiz kaybettiğimiz akrabalık dostluk arkadaşlık ilişkileri, yalnizlaştikca yapayalnız kalan biz insanoğlunun tatminsiz, doyumsuz arzuları, ne yaparsa yapsın mutlu olamaması, hastalık, çaresizlik, umudumuzu elimizden alan gittikçe kötüye giden doğa olayları zinciri ,yangınlar, seller,depremler,fırtınalar.... Nerede ve nasıl öleceğimizi bilememek . Belirsizlik, gelecek planı yapamamak çünkü bir saat içinde tüm hayatınızın boşa geçmiş olduğunu düşünmek.

İşte tüm bunlar benim içimi ürpertiyor. Korkuyorum.

Herşeyden tüm olasiliklardan korkuyorum. Gittikçe, geliştikçe daha rahat ve daha iyi bir yaşam standardında olacağın günün bir türlü gelmemesi ve bu gidişle de gelmeyeceğini bilmek korku verici. İşine ,hayatına yıllarca emek etmiş biri olarak yıllardır aynı yerde sayıyor olmak refah konusunda çaresiz hissettiriyor. Sonra diyorsun ki neden çocuğum en iyi okullarda okusun diye uğraşıyorsun ki anlamsız bir şekilde gelir düzeyinin Eğitim seviyesi ile olan ters orantisi çabalamanın seni A noktasından B noktasına götürmüyor olması bir yerlerde çarkın bileşenlerinde bir sıkıntı olduğunu gösteriyor. 

Kırk yaşındayım. Yaklaşık yirmi yıldır çalışıyorum önümüzdeki on sekiz yıl daha çalışmam gerekiyor emekli olmam için ve ben hala on yıl önce neysem aynı yerdeyim giderek artan bir gelir ,mal , yaşam kalitesi olmamış hayatımda. Ve her an her yerde anlamlı ya da anlamsız bir şekilde belki de tesadüfen ölme ihtimalim çok yüksek artık ülkemde ,sadece cinsiyetim için dahi öldurulebilirim ya da birilerinin ki bu artık çok oluyor işini iyi yapmaması nedeniyle olan ihmali yüzünden de ölebilirim. 

Ve siyah bir kılıf, siyah bir çöp poşetine konmuş esyalarimla arkamdan dökülen bir kaç damla gözyaşı ile duygu ve acılarımızın anlamsızca sığlaştığı bu zamanlarda insanların bir kaç gün konuşacağı bir konu olarak biter giderim.

Güzel günler göreceğimize olan inancım bitti çünkü görmüyoruz uzun zamandır. Değerlerimiz bitti.Ahlakimiz bitti. Herkes olmadık ilişkiler içinde yok olup gidiyor ve farkına varmıyor neyi kaybettiğimizi. O olmasa öbürü hatta o.varken diğerleri de olsun o gitsin diğeri gelsin falan filan.

Bize zorla unutturulmaya çalışılan namus televizyonun içine gömüldü. O kadar normalleşti ki "Neden başkasına kaçtın evliyken " sorusuna kadın utanmadan Aşık oldum bana şiir yazdı kocam yazmiyordu derken pişkince gülümser oldu. Kadın kadinlığını ,hanımlığını unuttu. Adam da adamlığı bağırıp çağırıp küfrederek döverek kırarak yapar oldu.Herşey berbat oldu.

Ben umutsuzum gelecekten hayattan herseyden. 

Bugün de ölmedik ama yaşadık mı onu da bilmiyorum diye geçiriyorum her günü son iki yıldır. 


25 Kasım 2021 Perşembe

KALBIME GIRMEDEN BEYNIME GIREMEZSIN


 Kitabımı almışlar 

Okumuşlar 

Yorum yaptılar 

Ne kadar mutlu olduğumu anlatacak kelime yok 

Sözlerini tutmuşlar 

Soru çozmusler

Cozdukleri soru sayısını yazmışlar 

Ben mi çok abartıyorum acaba diyorum yani bunu yaşayan başkası var mı 

Gönül vermeden Gönül Alamazsınız 

Kalbe girmeden beyne girilmez. 

20 Kasım 2021 Cumartesi

AĞLAMAK İSTİYORSAN DAMLA KULLAN

Son  Bir yıldır bir göz damlası kullanıyorum raporlu bir ilaç. Neden biliyor musunuz "Göz pınarlarım kurumuş benim". Gözlerimden artık bir damla yaş gelmez olmuş. Zamanında o kadar çok ağlamışım ki artık göz yaşım yok. Hani hep diyorum ya her geçen gün daha da buzlaşıyor kalp, sıcaklığını yitiriyor. İşte gözlerim de öyle olmuş kurumuş. Şimdi damlatıyorum suni gözyaşımı gözüme oh ne güzel akıyor aşağıya su. Bu bir antrenman oluyor hissiz gözyaşına :) Her şeyin çakması var diyoruz ya işte gözyaşının da çakmasını yapıyoruz. Ben çünkü başıma ne gelirse gelsin ağlayamam ve bunun nedenini de artık yoğun duygular yaşayamama bağlıyordum. Meğer benim gözüm kuruymuş :)

Hasılı kelam normal insanlar gibi olasım var. Ağlayan, mızıldanan, kendi kendine abuk subuk hastalıkları olan, migrenim tuttu yok efendim menopozdan yanıyor içim, aaaay Bi dalgınım keyfim yok, ama en önemlisi de of başım ağrıyor diyen kadınlardan olsaydım keşke. Bizi demirden yaptıkları için eğilmez bükülmez yenilmez ha Bi de yansa da her yeri ağlamaz bir atom parçacıkları bütünü gibi dolandıkça ortada Tabiki biz daha ne damlalar kullanırız.Gözlerimiz sulansın diye. 



15 Kasım 2021 Pazartesi

Eeeee DAHA DAHA NASSSINIZ

 Hey daha daha nassınız:) Ben geldim diye mi dağıldınız :))

Bu nasıl bir şarkıdır yahu duydunuz mu siz de? İstemsizce sürekli tekrar ettiriyor insana.

Bu kadar saçma olup da dinledikçe gülümsemeye hatta gülmeye neden olan bir şarkı sanırım en son çikita muzdu. Gerçi bunun sözleri ondan daha anlamlı ama ritmik bir beyne işleme olayı var.

Kimi görsem ona bunu söyleyesim geliyor

EEEEE daha daha nassınız ben geldim diye mi dağıldınız:))))

Dağıtıyorum şu an ortalığı, az bir beyinleri yakıyorum :) Tanıyan biliyor da bilmeyenler şaşkınlıkla izliyor. Ben de kendi potansiyelimle her geçen gün yeniden tanışıyorum. Büyüyorum adeta kocamaaaan hissediyorum kendimi. Boyum kısa belki bu nedenle nöronlar arasındaki iletişim hızlı oluyor :) Lakaplarım arasına bir yenisi daha eklendi bu hafta" Hızlı ve Relax"vuuuuv! Çok sevdim bunu. Rahat ama hıphızlı :)

Tutulma mı yok gökyüzünde ordan buradan gelen gezegenler mi bilmiyorum ne oluyor ama ya da şu titreşim falan işleri nedeni Bundan daha iyi nasıl olur diye düşünüyorum. Tüm olanlar için ise Tenk yu kainat, el şükran, teşekkürler temiz pembiş yumuşak kalbim kan belki hızlı pompalanmıyor ama ritmi bozulmuyor diye çok teşekkür ederim. Hep aynı tik tak tik tak atıyor. Ne bir hız ne de bir sıkışma.

Sükunet ve sakinlik olan alanların ruhunu hissetmek için bunca yıl mı geçmeliydi. Bu ana on yıl önce gelseydik. Ama olsun yetmiş yaşında olup da bu huzuru yaşayamayan nice insanlar var. Hayat one Day o da today:) İngilizceyi bile bakın şakır şakır konuşuyorum :)

O kadar yoğun yorucu bir gün geçirdim ki saçmalama yazısı oldu biraz.


EEEEE daha daha nassınız :)



10 Kasım 2021 Çarşamba

4ten 15e Her Geçen Gün Çoğalıyor

 Ben bir istedim Allah üç verdi.

Geçen yıl bu zamanlar acaba nereye gidicem, daha doğrusu acaba sınavı geçer miyim acaba puanım atanmaya yeter mi diye düşünüyordum. Beni tanıyan herkes ama en çok da Begümüm hep Anneeeee ya sen herşeyi başarırsın her sınavı kazanırsın dedi bana hep. Her neyse bir sürü ıvır zıvır engele rağmen, o değişti bu değişti derken iyi kötü kazandım. Geçtim sınavı. Sonra öyle mi böyle mi burası mı orası mı derken bir yerler yazdım. Tercih yaptığım gün zaten yazmıştım bir seçim yaptım diye.

Bir de atandım ki.... Tüm çoluk çocuk 4 yaşından 15 yaşına hepsi bende. Ne güzel yere gittim. Anasınıfı, İlkokul, Ortaokul tüm kurumlar tek Müdürlük. Bütün çocuklara ulaşabilmek her yaştan olan o kadar keyifli ki. Ortaokulların o yarı genç halleri. Kibarlıkları, minnetlerini sözcüklerle ifade edebilmeleri nasıl iyi geliyormuş insana. Onların gözlemleri büyük büyük konuşmaları o kadar hoşuma gitti ki. Hep İlkokul, anaokulu, özel eğitim gruplarıyla çalışmıştım. Ortaokullarla sohbet ediyorum iki gündür. Ne tatlılar nasıl güzeller nasıl açlar ilgiye. Bana ne dediler biliyor musunuz "Siz bir meleksiniz" Sizi bize Allah Melek olarak yolladı. O kadar bilinçle söylüyorlar ki bunu gözleri parlıyor. O an hissettiklerimi sözcüklerle ifade etmem imkansız. İçimi dolduran kocaman bir haz, mutluluk. Çok teşekkür ettim onlara. Daha neler neler söylediler.

Benim için başarı budur. Kalplere girmek, dokunmak yüreklere, göz parlamasına neden olmak.Bir de bana dediler ki "Siz gelene kadar biz burada dağın başında unutulmuştuk".Bu benim yüreğimi yaktı. Ben sizi herkese hatırlatacağım diye söz verdim onlara. Sizin için buradayım dedim. Siz ne isterseniz o olacak dedim, inanamadılar. Rüyada mıyız dediler bu daha da parçaladı içimi. İyi ki gelmişim dedim yerimi buldum. 

Ha bir de bana kendi aralarında "Bebek" diyorlarmış:) Bebek gibi gülerken diyorlarmış.Yani insan 14 yaşında çocuklardan da olsa bunları duyunca nasıl mutlu oluyor. Hayat amacını belirle ve bundan para kazan. İki gaye japonların felsefesi var ya hani işte ben eğlenip, zevk alıp, büyük ve önemli bir göreve adayıp kendimi bundan dolayı da maaş alıyorum. Hep dediğim gibi Bundan Daha iyisi nasıl olur.

Şükür ki ne şükür.

İYİ ki iyi ki Öğretmenim.

Çocukları çok Seviyorum o kadar çok seviyorum ki gücümün sonuna kadar onlar için koşturmak bana bu hayatta en sevdiğim zevki yaşatıyor.

Havadis çok aslında anlatacak da zaman içinde yazarım. 


8 Kasım 2021 Pazartesi

Anneler ve kızları

 

"Bir annenin kaderi kızının çeyizidir"

 kadar acı bir cümle hiç duymamıştım ben.

Bu kadar can yakan bu kadar beni üzen etkileyen bir söylem olmamıştı... 

Keşke bu gerçek olmasaydı...


4 Kasım 2021 Perşembe

ÖDÜL&CEZA

 Öyle bir yerdeyim ki...


Öyle bir yerde.

Biz bize verilen herşeyi hep aldık kabul ettik.

Ne gelene git dedik ne de gidene dur gitme.

Sadece izledik olanı biteni.

Şimdi ise sanki bir bulutun içinde yumuşakça adım atıyor gibiyim.

Buna sebep olan sade ve sadece kendinizin olması demekmiydi acaba olgunlaşmak. Halbuki ben hep kendimi Olgun zannederdim. Yaş almak mı buna sebep ;Hayır. O kadar çok insan gördüm tanıdım ki benden büyük hiçbiri böyle değildi. Bu başka bir şeyden kaynaklanıyordu. Hayatın akışını durup izlemekle, kabulle, bırakmakla, gitmekle, aslında tüm bunları yaptıktan sonra da durmakla ilgili.


Ben durdum. Zorlandım ilk zamanlar hem de çok zorlandım ama durdum. Sessiz, sakin kaldım. Küçülttüm, azalttım, sağır oldum, kör oldum. Kendimi yok sayıyorum diye düşündüğüm zamanlar yaşadım meğer tüm bunları yaparken ben en çok kendime yaklaşmışım. Şimdi zamanı sade ve sadece buna değecek kişilerle, işlerle geçiriyorum. Ne çok vakit kaybetmişim meğer ben benden uzakta katlanmaya çalışarak herkese.

Defalarca, yıllarca Urlayı sevmiyorum dediğim günler için Urladan özür diliyorum.

Siz hala buralara gelmediyseniz, bu yarımadayı bilmiyorsanız hala bir fırsat bulup gelin o zaman. Ben keyif alıyorum her bir anından çünkü. 

3 Kasım 2021 Çarşamba

HEY FREKANSIN NEREDE ACABA

 Rezonans. 

Yayın alanı.

Frekans.

Dalga boyu.

Hiç duydunuz mu arkadaşlar bu sözcükleri.

Duydunuz Tabiki.


Her birimizin bedenimiz dışında etrafa yaydığımız bir enerji olduğunu artık bilmeyen yoktur sanırım. Bu enerjinin bilimsel olarak açıklamasını tıpkı radyo frekansı gibi düşünün belli  bir dalga boyunda olan frekans olduğunu açıklamanın yanı sıra deneylerle ispat eden bilim adamları var. Buna da hepimiz inanıyoruz artık öyle değil mi. Yani sizin beyin dalgalarınızın etrafa yolladığı bir frekans noktası, sayısı, adı her ne ise bir aralığı var. Ve siz o dalga boyunda olan insanlarda yer ve zaman sınırı olmaksızın bir şekilde birbirinize doğru çekiliyorsunuz. Sizin frekansınız ne ise karşınıza çıkan herkes de sizin frekansınızda eğer değilse onunla bir süre sonra iletişiminiz kesiliyor. Ya onun frekansı sizden üste kaldığı için o alandan önce ayrılıyor (Bu bilinçle yapılmıyor, ya bir tartışma ya bir kırılma, kızma vs, bir olay oluyor) Eğer sizin ondan yüksekse alanı önce siz terkediyorsunuz (Alan dediğimiz şey yer değil, ilişki alanı). Bağınız tık kopuyor. Sonra yine yakın frekansta olan birine gönderiliyor ya da o size yönleniyor çünkü hepimiz eterik bağlarla aslında birbirimize bağlıyız. Bu nedenledir ki hem bilim hem tasavvuf yine orta noktada buluşuyor ve diyorlar ki "Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir" siz sizinle aynı frekansı yayan insanlara rastlaşıyorsunuz. Sanki yıllardır tanıdığım biri dediğiniz olmuştur bazı insanlar için ve ya ne kadar da aynı şeyleri yaşamışız gibi. İşte zaten bu yüzden siz bir aradasınızdır. Kızdığınız, öfkelendiğiniz insanlarda olan her ne varsa da sizde o olduğu için karşılaştınız gördüğünüz herkes aslında sizde olanı size göstermek için var. Sizde olup da sizin farketmediğiniz herşey için. Sizde o özellik olmasaydı zaten karşınızdakini farketmediniz gibi. Rezonans da bu titreşimlerin yayılımı rezonansta zaman kavramı gelecek geçmiş yoktur sonsuz olasılıklar vardır ve evrendeki herşeyin rezonansı vardır. Yaydığımız titreşimler her ne ise gelecekteki sayısız olasılığı biz çağırıyoruz. Bizim rezonansımız ne ise hep onu yaşıyoruz aynı olan ve aynı biten ilişkiler, aynı tip karşılaşılan insanlar, aynı ev tipi, aynı skaladaki arabanız, aynı iş yeri ortamlarına maruz kalmak tüm bunlar sizin değişmeyen inanç ve rezonansınızdan kaynaklanıyor. Bilim insanlarının yıllarca çalıştığı, sayfalarca kitap yazdığı, belki yüzlerce deney yapılan bir konuyu ben en basit hali ile minimalize ederek açıklamaya çalıştım. Siz titreşiminizi, frekansınızı değiştirirseniz herşey değişecektir.

Gibi gibi sıkılmayın okurken diye kendi yaşadığım örneklere girmiyorum. Ama alan değiştiremezsiniz aynı olaylardan farklı sonuçlar bekleyip durursunuz. Belki de artık neyin neden ve neden sonra olduğunun farkına varmaya başlayıp kendinizi bir sorguya çekmeye başlamalısınızdır. Belki de değişmelisinizdir. Zihninizi yönetmeye çalışmalısınızdır.

Böyle işte ben takılıyorum aklıma estikçe de sizinle de paylaşıyorum.

Sevgi ve selamla.