Benim çok güzel bir bahçem vardı. Çim, saksılarda çiçekler vardı pembe ve beyaz. Ve ortancalar vardı. Bi de akşam sefası... Ama artık yok... Çünkü kurudular. Çünkü ben onlara bakmadım...Sulamadım...Hiç Sulamadım... Bakmadım... Sanki solsunlar istedim gibi.Halbuki o çiçeklerin ne suçu vardı değil mi? Ama olsun kurutmak istedim.
Belki öfkem diner dedim...Onlar soldukça ben rahatladım sanki.Evet saçma ama öyle.Şimdi balkona çıkınca gördüğüm sarı yapraklar ve kup kuru çiçek dalları...Tıpkı benim gibi... Bu bir insana zevk verir mi evet bana veriyor... O çiçekler soldukça ben oh dedim:( Ne yapayım. Belki baharda yeni çiçekler ekmek isterim. Ama şimdi tek istediğim bütün çiçeklerin kuruması. Evet bunu istiyorum. Neden mi? Çünkü artık emek olan hiçbirşeye inancım kalmadı. Aslında inancım olan değer çok az. Herşey sahte ve yalan geliyor . Çiçekler bile. O güzelim çiçeklerin solmasi gibi solmak nasıl oluyormuş hissetmek her bir gün. Bunu gercekten yaşamak nasıl oluyormuş bildim.Bilerek ve isteyerek bu bahçeyi soldurdum. Gördüm bitişlerini... Madem ben soldum onlar da solsunlar istedim. Evet bitti çiçekler , kurudular . Başardım yani. Ama onlarla benim öfkem kurumadi. Dinmedi. Yani siz de hiç böyle hissettiniz mi kimi zaman? Çok ofkelenip olmadık yerden çıkardınız mı o hincinizi. Peki işe yaradı mı. Geçti mi. Ya da asıl soru şu geçmesi için ne yapmalı.
Evet yüzlerce kez söyledik hersey geçiyor diye. Geçiyor geçmesine de nasıl geçiyor . Herkesten geçiş farklı oluyor galiba. Ama geçiyor. Kimi uyuyarak,kimi konuşarak , kimi ağlayarak,kimi gülerek , kimi bahçe kurutarak, kimi de gönülleri durak ederek geçirir ama geçirir...Ama geçirir, ggeçer....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder