28 Aralık 2018 Cuma

NE OGRENDIN



Ohooooooooooooooooo!!!!!!

Neler öğrendik neler!

Ne yıldı ama.....

Amaaan iyi ki bitiyor denen bir yıldı ...Kimle konuşsam herkes aynı şeyi söylüyor bitsin şu 2018.

Ne çok şey oldu.

Ogrendiklerimize gelince ;

Nasıl başladı 2018 nasıl bir bitti sizin için bir düşünün bakalim . Başlarken olan şeylerle biterken olanların alakası yok ,bir de arada olanları düşünün ofoofofof upuzun bir yıl.

Kişi ayrı olay ,bahar başka bir serüven yaz zaten karmakarışık sonbahar bambaşka bir dünya ve Aralık ayı hareket üstüne hareket.
Bir dünya retro,tutulma,gelgitler gökyüzünde halay çeken gezegenler, yerde ne olduğunu şaşan insanlar ,ilişkiler, bitişler, başlangıçlar, doğumlar, ölümler ,terfiler,istifalar,ayrılışlar, ameliyatlar ,hastalıklar, kesin gidenler,ugurlamalar, tamamen gelenler..... Fena bir yıldı.

Büyük dersler aldik , çetin sınavlar verdik , ağladık, üzüldük, ısyan ettik , bıraktık, terk ettik ,gittik, yeniden yeşerdik, çiçek açtık, düştük kalktık, koştuk bazen , bazen sadece durduk, sustuk, yuttuk,sineye çektik, bazen ise bas bas bağırdık......Ama öğrendik 2018den herbirseyin geçici olduğunu acı çeke çeke, üzüle üzüle, kırıla kırıla, kıza kıza , susa susa öğrendik.  Unutulmayacak bir yıl olarak hayatımızın anı defterine işledik.

Şimdi ne var ;2019 .... Pırıl pırıl, berrak ,şeffaf,yalansız dolansız, tertemiz....
Bakalım bir yıl sonra buraya ne yazıcaz bu yılla ilgili.... Bence muhteşem olacak yazdiklarimiz.Gonlumuzun istediklerini vermeye geliyor bu yıl ben inanıyorum buna.

Her istediğimiz oluyor çünkü o zaman güzel isteyelim güzel olsun.
2019 bize hepimize iyi gelsin, düz olsun sade olsun,bahçede oturup mandalina kokusunu içimize çekip, hortumla çiçekleri sulayıp, çamların yapraklarını supurdugumuz, çocukları öpüp kokladigimiz ,şarkılarla, gülen yüzlerle dolu,çok sevildiğiniz,cok sevdiğimiz  bir yıl olsun hepimiz için.
Yeni yılımız mutlu gönlümüzden geçen her bir duamız kabul olsun.


24 Aralık 2018 Pazartesi

ÜZÜLME





   Mevlana Celaleddin Rumi' nin Türbesinin girişinde,
Onun şu beyiti yazar ;


Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...

Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür.

Lâ tahzen / Üzülme

Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez.

Lâ tahzen / Üzülme

Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder.

Lâ tahzen / Üzülme

Eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun,
yanlış yaptıysan düzelt, O'nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır.

Lâ tahzen / Üzülme

Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme... Ne maziye takıl kal, ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani anı yaşa.

Lâ tahzen / Üzülme

Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır.
Bir başka ifade ile ; Kolaylık, zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir !

Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...

11 Aralık 2018 Salı

KADIN DEĞIL ... HAYAT.





Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman generale "Hayatını bağışlarım ama bir şartım var" der. "Kadınlar hayatta en çok ne ister? Bu sorunun cevabını getir kurtar kelleni."General, Kaf dağındaki bir cadının bu sorunun cevabını bildiğini öğrenir. Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:
- Kadınlar hayatta en çok ne ister?Korkunç cadı, evlenmesi kaydıyla generale doğru cevabı vereceğini söyler. Hayatını kurtarmak için general, çaresiz bu şartı kabul eder. Cadı, evlenme sözü aldıktan sonra, "Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!" cevabını verir.
Harun Reşit, generalin hayatını bağışlayarak onu ödüllendirir. Ancak o, cadıya evlenmek için söz vermiştir. Evlenirler. İlk gece, o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşür. "Benim kaderim böyle...
Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı çirkinim" 
diye izahat verir cadı. Ve kocasına sorar:
-Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım, yoksa gündüzleri dışarıdayken mi?General, kadınları mutlu edecek formülü öğrenmiştir ya, doğru cevabı bulur:
-Sen bilirsin. Kararı kendin ver.İşte o an, cadı, sonsuza kadar güzel bir kadın olur ve öyle kalır... Peki, bu masaldan çıkarılacak 3 ders nedir?
1. Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2. Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
3. İster güzel olsun, ister çirkin, her kadın aslında cadıdır!
Hayatınız seçtiğiniz kadındır: Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, zeki bir kadına rastlarsanız zekânız, mümin bir kadına rastlarsanız imanınız, şefkatli bir kadına rastlarsanız vicdanınız gelişir.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır: Talep eden bir kadına rastlarsanız vazgeçtikleriniz, verici bir kadına rastlarsanız tembelliğiniz artar. Hayatınız seçtiğiniz kadındır: Dengeli bir kadın sizi mutlu, dengesiz bir kadın ise filozof yapar. Hayat kat kattır. Babil'in Asma Bahçeleri gibi yükselir. Bir kattan diğerine sizi yanınızdaki kadın götürür. Ve bugün durduğunuz kat, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının bulunduğu seviyenin manzarası ve hayatıdır... Hayatınız seçtiğiniz kadındır... 

4 Aralık 2018 Salı

BURDAYIMDI:)


Niye yazmıyorsun birşeyler?

Nerelerdesin?

Ne oluyor?

Sorularına ne cevap versem bilemedim.

Hiçbirşey olmuyor desek olmaz, bir dünya şey oldu desen ne oldugunu anlatmak güç.

Yazasım yoktu...Kısacası bu. Yazmak gelmedi içimden.

Yani bir sürü yoğunluk, iş güç ,yok efendime söyleyim başka şeyler, koşuşturma .

Kendimle bile başbaşa kalmayalı çok olmuş.

Bir de yazın da bu cümleyi kurmuştum bir ara "O kadar gerçek enerjiler , duygular içindeyim ki sanal dünyaya sıra gelmiyor"

Demek böyle oluyormuş diyor insan. Yani şimdilik böyle.

Tamam olunca tamamlamak için birşeye gerek duymuyormuş.

Her gün birşey öğreniyoruz. Bunu da yeni öğrendim.

Hergun diyormuş ki ben hiçbirşey bilmiyormuşum.

Hep öğreniyoruz. Yaşadıkça bakalim hayat daha neler öğretecek bize.

Hayatı da öğrettiklerini de seviyoruz .

Aldığımız dualarla,gülen yüzlerle mutlu ettiklerimiz mutlu olduklarimizla devam ederken yaşamımıza şükredip bugunumuze yarına umutla bakıp gidenlere teşekkür edip dört elle sarılıp yanımızda olanlara görevimizi yerine getirmeye çalışarak zevk alıyoruz her yeni günden.

Herşey yolunda yani , mutluyuz hiç olmadığımız kadar yeni yıla hazırız yeni umutlarla. :)

Bizde durumlar böyle. 

Duygunun Durumları ne güzel bu aralar. Pınar 'ın Nar kismindayiz.  Dışarıdan görünenin aksine tane tane bi dünya halinde yani.
Benim klasik cümlem olsun son söz 
IYIYIZ ŞÜKÜR YOK BIR YARAMAZLIK. 

5 Kasım 2018 Pazartesi

RUHUN Da DETOKSU Var



      Yaş,

      Sadece zamanın ilerlemesi... Bedenin değişmesi.

      Ruh, ise işte o ; ilerlemiyor.

      Hatta bazen geriye gittiği oluyor.

      Yani ruhun yaşlanması geçen yıllarla ilgili değil.

      Ruhun büyümesi yaşanılanlarla ilintili.

      Insan bir haftada yaşlanıp,  bir haftada ergen olabiliyor.

      Bu tamamen kimle ne yaşadığınızla ilgili.

      Çocuklarla birlikte iseniz çocuk gibi,
   
      Yaşlılarla geçiyorsa hayatınız yaşlı gibi olabiliyorsunuz .

      Ya da aynı sizin gibi biri varsa yanınızda içi çocuk olan o zaman ruh uçuyor.

     Ve ya hep mutsuz şikayetçi biriyle birlikte iseniz bir süre sonra siz de onun gibi olabiliyorsunuz.

     Kimimiz bunu farkedip alıyor kendini oradan , ben ben değilim burda diye. Kimimiz ise kaderim bu deyip devşiriyor kendini ona...

     Işte orada başlıyor ruhun yaşlanması .

     Ruhun yenilenmesi ise, 

     Harika bir duygu. Hep bi koşma isteği,  şarkı söyleme, dans edesi olma arzusu. Aslında çok uykun olsa da uyumak istememek, acıkmamak yesen de ne yedim ya hiçbişey anlamadım demek, herkese ben Çok iyiyim diye söyleyesin gelmesi, eeeee şimdi ne olacak diye sormamak çünkü olanın tadını çıkarmak, soru işareti bulamamak, yani yok canım herşey bu kadar da denk olur mu alışık değiliz diye şaşmak:))
Ruhun detoksu yani bu durum. Ruhun arınması, durması ,şaşırması.
Ve kaç yaşımızda olursak olalım ruhumuzun bu detoksa ihtiyacı var.
Ve bu detoks bedenin detoksu gibi değil, ısmarlama olmuyor ,bir litre suya iki dilim limon,bir çubuk tarçın, elma ,sirke koy 21 gün iç diye bisey değil.

Ruhun detoksu ansızın, habersiz,hesapsız ,beklenmedik sadece evrenin ilahi zamanlaması ile olursa oluyor.
Yani varsa böyle hissedeneniz ruhunu gençleştiren aranızda bence çok fena tadını çıkarsın:)
Bu sizi bi 10 yıl gençleştirir.
Yani suyun içine atılan limon, tarçın, nane ile bedenini belki genç tutarsın da hiçbir karışım gerçek atan bir kalp, bir güzel bakış,  bir gerçek "Ben varım " cümlesinin verdiği iç huzuru veremez ruhuna.

2 Kasım 2018 Cuma

CUMA!HAYIRLI OLSUN :)


Tek bişey yazmak için aldım elime telefonu.

Hiçbirşeye saplanıp kalmamak gerek diyecektim.

Çünkü ;

Dün Doğru Olan Bugün Yanlış
Dün yanlış olan bugün doğru....

Yapmam dediğini yapar,
Söylemem dediğini söylersin....

Dün can olan bugün el,
Dün el olan bugün Can olur....

Ne dünü,  Ne de yarını düşünmeden bugüne bakıp yaşaman gerektiğini öğrenirsin.

Dünü geçirdin değiştiremezsin,
Yarın da bugünden farklı düşünürsün...

Tüm hayatının bir haftada değişebileceğini hayretle izlersin.
Kendine şaşar kalır öylece bakarsın....

Ancak Yukarıdan bakinca gorulen  labirentin  icinde sen yol aldığını sanarken aslında bir çıkışa doğru yönlendirildiğini ancak yolun sonunda görebilirsin....

Aslında tek bisey yazmak için aldım elime telefonu,

O da;
Tek bildiğim hiçbirşey bilmediğimdir.

21 Ekim 2018 Pazar

PI-NAR DUY-GU



Bugün oturdum yazdığım bütün yazıları okumaya başladım. On oniki tanesini falan okudum.

Ne güzel yazmışım yahu dedim kendime.

Tam adının hakkını vermişsin Pınar dedim.

Pı-Nar》Pı!!... söylerken bile çaba gerektiriyor ,öyle A gibi E gibi değil Bir zorlama var söyleşinde Pııı....Yani kolay değil öyle Pı demek, o zaman zor olacağız belli ki:))

Pı-Nar》Nar!!... Ise Nar:)Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane. Yani Nara bakınca Kapalı,  kabuklu , sert ama içi tane tane lezzetli , sulu , ama zahmetli yemesi. Yine zor yani. Nar yemek istiyosak Zahmet edicez, kabuğunu ayiklayacagiz.  Ya da bir tane görünür ama içi binbir çeşittir. Ayıkla ayıkla bitmez:) Ama zor da olsa zahmet de olsa açıp ayıklanmak ister hep nar, zaten ayiklanmadan yenmez acıdır. Gibi gibi.

Diğer isim bomba benim zaten:)

Duy-gu》Duy!!... Hisset, duy,farket, gör.... Bi de yanına Gu gelince aman işte orada yıkılıyor herşey DUYGU...........Karmaşaya hoşgeldiniz:) Adınızda Duygu varsa zaten kaçarınız yok. Ne yaparsanız yapın, ne kadar mantıklı olursanız olun hayatınız duygu gelgitlerine gebedir.

Zor bir Pı-Nar yanında sürekli konuşan Duy-Gu ; ve ikisinin bir araya gelişiyle olan yazılar olmuş yazılarım.
Bir sürü renk , bir sürü duygu var yazılarda,  ama güzel,  tam ben yani:) Duygulu Pınar yazısı:)
Gel-gitli, bi iyi bi karanlık,  bi pozitif bi karamsar:)
 Hasılı ismimizin hakkını verdiğimiz hayatımızın kelimelere dökülüşü resmen.
 Ama keyifli okuması, belki bir kitap olur bir gün. Pınar Duygunun Durumları:)

19 Ekim 2018 Cuma

All is well🤗🤫😇👈



3 idiot filmini izlemeyen kalmamıştır artık diye düşünüyorum.

Izlemediyseniz haftasonu planlarınız arasında mutlaka olmalı.

1. 3 Idiot

2. P.K

3. Dangal

Bu üç film efsane .... Kesinlikle ölmeden önce yapılması gerekenler diye yazılan listede izlenmesi gerek on filmden üç tanesidir. Tıpkı Benim Adım Khan gibi, ya da Esaretin Bedeli gibi , Hayat Güzeldir gibi ...

Neyse bakalım nerden aklımıza geldi.

Bugün bir kaç kez kendimi All is well , All is well, All is well derken buldum😄

Işte ordan geldi...


O zaman 
All is well 
Çok fazla yazasım yok bugün 
Sadece 
All is well deyip çıkıyorum 
🤗😊😄
Bu kadar.
Yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum 😉😊

12 Ekim 2018 Cuma

BU BEŞER ISLERI BITMEZ TUKENMEZ



Herkesin seveni var sevmeyeni var.
Sevilmek için nasıl bisey yapmanız gerekmiyorsa, bazılarının da sizi sevmemesi için bir neden olması gerekmiyor.
Bu tamamen elektrik ya da frekans işi galiba.
Ya da bilemiyorum ki ne işi yani birine hiç bir kötülugünüz  olmadan hatta iyiliğiniz bile olmuş olsa sizi sevmeyebiliyor. Nedensiz yani🤔
Ben bazen ne düşünüyorum biliyor musunuz .

Keske diyorum ; Hani insan vücudunda oluşan urlar , tümörler, taşlar ameliyatla alınıyor ya.
Insanların içinde oluşan hasetlik ve kıskançlık duyguları da böyle bir operasyonla alınsa . Ve ya lazerle o sinirler eritilse ne kadar yaşanılası bir hayat olur o zaman bu dünya.

Bence tüm başarısızlık dolu hayatların, çarpık ilişkilerin, kavgaların, tartışmaların, birbirini yemelerin altta yatan temel nedeni insanoğlunun kendini alamadığı yenemediği haset ,kıskançlık, hırs duyguları.
O daha zayıf ben değilim, o daha çok gülüyor benim çok derdim var,onun evi var benim yok,onun bilmem nesi ne zıkkım benim neden olmasın ..... Ben daha çok hakkediyorum neden o sahip vs vs vs ....

Başkalarına ayırdığınız enerjinizi , zamanınızı kendimize ayıralım,  aynaya bakalim ne kadar güzeliz, kendimizi sevelim ,kendimizi sayalım.  Kendini seven ,sayan her insan başkasını da sever.
Bu kadar ruhu bozuk olmayın .
Kendi ruhunuzu tamir edin . Bir işe yarayın, insanlar için, evren için, dünya için  , başkalarının iyiliği için biseyler yapın, bu iyi hissettirir. Iyilik bulaşıcıdır. Belki size de bulaşır 🤗

İz bırakın ve iyi izler. Herkes ölecek bir gün çok.da takılmayın yani bu dünya işlerine. Yaşayın mutlu edin mutlu olun geçin. Geçin gidin. İyiler iyiliğine kötüler kötüler kötülüğüne zaten hep devam edecek. Kimseyi değiştiremeyiz boşuna yani🤗

9 Ekim 2018 Salı

HAVA OLMAYI KÖTÜ SANMAYIN



Yabancısın buralara nerelerden geliyorsun
Otur dinlen başucuma, belli ki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat
Bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat,esip geçmeyi anlat.

https://youtu.be/fT3mwvYnE9g
Hava nasıldır?

Hiç boşluğu yoktur,değil mi.

Her yerdedir. Gördüğünüz boşluk bile hava ile doludur. Heryer havadır.  Hep vardır.

Oksijen, karbondioksit, azot ve diğer gazlardan oluşur.

Peki hava der mi ;

- Ben seni sevmedim sana hava yok bugün
Ya da der mi;

- Ay bugün moralim bozuk hiç oksijen Yayasım yok.

Ya da ;

- Ay falanca daha çok oksijen verdi etrafa ben yüzden çok sinir oldum madem öyle yok olayım gidip ondan alsınlar:))

Demez değil mi:)


Hava ne yapar doğadaki görevini yapar. Insanlar için oksijen, bitkiler için karbondioksit sirkülasyonuna durmadan devam eder. Çünkü o HAVAdır.  İşine bakar.

"O bunu dedi,yok efendim bu böyle yaptı " takılmaz yani. Havalığını icra eder:)

Işte bazen hava boyutundayız.  Tıpkı ağaç boyutunda olduğumuz gibi

Ne demistik bazen ağaç olucaz , gelip konuşacaklar öyle durucaz yerimizde tepkisiz.

Aynı onun gibi bazen de HAVA boyutunda olmalıyız.  Biz işimize bakıcaz, görevimiz neyse neden bu dünyadaysak bilip onu yapıcaz tıpkı hava gibi. Rüzgâr eser havada, bazen yağmur yağar, bazen güneş açar ama havada hep oksijen , karbondioksit vardır.  Işte öyle olucaz.
Kendimize hatirlaticaz belki de "Havasın sen işine bak "diye.

"Konuşan konuşsun, yağan yağsın, söylenen söylensin , Sen gorevini yap"diye

Ağaç olduk
Hava da olduk bakalım ,
Belki su olucaz sonrasında.




8 Ekim 2018 Pazartesi

ÇOK SEVDIM



Yüzümdeki Otuzundan sonra olan izlerimi çok sevdim.

Siyah saçlarımı da sevdim.

Otuzbeşinden sonra olan kendimi çok sevdim.

Kimseye Eyvallah etmeyişimi,

Başıma gelen herşeye Eyvallah deyişimi çok sevdim.

Insanların kalbini net görüşümü,

Açıklamaları bırakışımı,

Sadece gülüp geçişimi çok sevdim.

En çok da egosu yüksek insanları yok sayışımı çok sevdim.

Eski saf kız olmayışımı, ama iyi niyetimi kaybetmeyişimi sevdim.

Hem gözümün açılmasını,hem de hala iyi insanların olduğunu görmeyi ,görmesini öğrenmemi çok sevdim.

Söylenen her soze inanmamam gerektiği bilincine varmamı,  ama dürüst insanların yanında olmamın keyfini çıkarmayı sevdim.

Şu içimdeki kızı bir türlü çıkaramasam da dışarı orda olduğunu inkar etmememi sevdim.

Ben bu aralar kendimi çok sevdim .

Kendimi sevdikçe herkesi sevmeyi sevdim.

Yaradanın herkesin suretinde olduğunu görmeyi sevdim.

Uyanmayı , ölmeyi, yaşarken ölü olmayı, varken yok olmayı çok sevdim.

Ben bu hayatta kendim olmayı, bağımlı olmamayı, beklentisiz yaşamayı harbiden çok sevdim.

Tanidigim her insanin Yaşamında bir gül yaprağı gibi ol,ağırlık yapma  felsefesini ozumsemeyi çok sevdim.

Insan olmak zor , insan olmayı sevdim.

Ama en çok da anne olmayı sevdim.

Ben beni sevdikçe sevilmeyi sevdim.



3 Ekim 2018 Çarşamba

ÖZÜR DILIYORUZ




KENDİMDEN ÖZÜR diliyorum...
Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN
 arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada
 BIRAKTIM.
Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu
 bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı
yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım, SUSTUM
 bastırdım olsun dedim İNSANLIK bende kalsın.

 Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma
 BAKMADAN, aslında güçlü olmak değildi istediğim,
 ama olmak ZORUNDAYDIM ve oldum......

Kendimi hep ERTELEDİM. Kimsenin beni
 anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana
 verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm.

Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM.

 Benimde mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM.. Görevim
 neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat
 etmeliydi.

Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ
olduğunu hiçe saymışım oysa...

 NE YAZIK Kİ; Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ
tamamlamaya çalışırken, onların HATALARINI
 görmeye vaktim kalmamış SANKİ.
Beni ÜZMELERİNE
 bakmadan, karşılığında ne ALDIĞIMA ne hissettiğime
 ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM..

Kendimi nasılda UNUTMUŞUM.. unutturmuşlar
 aslında.
 PARAMPARÇA olmuş KALBİME, doğruları
söylemeye çalışan BEYNİME, mutsuz YÜZÜME
 hep SUS dedim. Sen SUS.. Kendime HAKSIZLIK ettim,
 kimseye etmediğim kadar.

 Kendime Geldiğimde ise YORGUN, yılgın, bitkin bir
 köşede saklanıp ağlayan ÇOCUK olarak buldum. Ve
 ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey " GEÇTİ ", bir
 daha seni kimse ÜZEMEYECEK.

 Şimdi senden ÖZÜR
 diliyorum.

 Seni bu kadar HİÇE saydığım için,
 insanların seni bu kadar ÜZMELERİNE müsade
 ettiğim için, seni hiç bir zaman DİNLEMEDİĞİM için,
 üzerine bu kadar SORUMLULUK yüklediğim için,
 hakkın olan bütün duyguları sana YAŞATAMADIĞIM
 için...

 Şimdi tekrar SÖYLÜYORUM.
 İNSANLIĞIMDAN, KALBİMDEN, DUYGULARIMDAN,
 ÇOCUKLUĞUMDAN, HİSLERİMDEN çok ÖZÜR
 diliyorum... !

_____ALINTI____


25 Eylül 2018 Salı

ÇOCUK OLDUM BEN :) ÇOK DA GÜZEL OLDU


 Aslında başka bişey yazmak için aldım telefonu elime ama fonda  Neşet Ertaş'ın bu şarkısı çalıyordu,o kadar çok severim ki bu şarkıyı yani hayatınızın şarkısı ne diye sorsalar bana birinci Candan Erçetin " Yalan", ikinci sırada da bu şarkıyı söylerim "Yalan Dünya" . Yani o kadar çok severim. Sözlerini bir gün tek tek yazıp üzerine ayrı bir yazı yazmak isterim "Yalaaaan "şarkısı için yazdığım gibi tıpkı.


Benim bu akşam esas yazmak istediğim yazı Çocuklar.
Ben çocukları çok çok fazla seviyorum 😊
Yani herkes seviyordur belki ama benimkisi bir başka.

Belki görüyorsunuz, birçoğunuz da biliyorsunuz şimdi bir anaokulunda çalışıyorum.

Bu yaş grubu ile bu kadar yakın bu kadar iç içe olmamıştım; çünkü ilkokul, ilkokul -ortaokul öğrencileri ile çalıştım evet 14 yıldır ama bunlar bir başka .

Yani ben bu hissi Özel eğitimde de almıştım ama Okul öncesi çok başkaymış.  Etrafta sürekli yayılan,  inanılmaz büyük bir enerji var.  O kadar tatlı konuşmalar, konuşurken o yüz ifadeleri ,mimikleri ,sarılmaları," senii çok seviyorum" demeleri, arkanizdan gelmeleri,böyle bi kalpten kalbe rahat geçen çıkarsız gerçek sevgi gülüşleri var.Her birini kendi çocuğunuz gibi görmeniz,öyle bir hassasiyette olmanız, anneliği defalarca kez yaşıyormuş gibi hissetmeniz, bütün bunlar size bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji yüklüyor. Sonra kendinizi bir Zeyna , bir devanası, yıkılmaz bir Karlar Prensesi , Güçlü bir Kraliçe falan sanıyorsunuz:)
Gerçek dünyaya da öyle atlayıp "Heeeyt! Çekilin ben geldim" diyerek dalıyorsunuz😀😀
 Yani ben bu hayatı seviyorum bu yüzden. Yani hayat " KIMIN NEYE IHTIYACI VARSA ONU VERIYOR:)"
 115 çocuk, inanılmaz enerjik muhteşem bir öğretmen kadrosu, iki tane yorulmak bilmeyen çalışan abla, Adile Naşit'in Güzelbahçe versiyonu bir aşçı Teyzoş ile okul bizim için yedi buçukta başlayıp" Ne zaman akşam oldu yahu ,ben bişey anlamadım "dediğimiz bir serüven ya da bir çizgi film dizisinin her bölümünde olan ayrı olaylar zinciri gibi, hani niloya okulda,niloya bahçede, niloya yemek yerken,niloya arkadaşlarıyla oynarken diye devam edennve bitmeyen bir macera:))


 Çocuklarla olmak hayata bağlanmak, çocuklarla olmak uzgunken bile gülmek, çocuklarla olmak dışarıdaki dünyadan-olan bitenden,  kaçıranlardan,sahteliklerden,hesaplardan,arkadan vuranlardan, aldatmacalardan, kandirmacalardan tüm kötü olan herşeyden gitmek... Çocuklarla olmak gerçek, saf sevginin ,enerjinin, yüklü ve de  yoğun akışı içinde olmak demek.

Gerçek kucaklasmalar, gülen gözler, mutlu yüzler görmek demek.
Kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum ve şükrediyorum... Iyi ki iyi ki öğretmenim. Iyi ki okuldayim benim yerim Okul, benim ben olduğum kendimi en iyi hissetiğim yer kesinlikle okul çünkü insan ancak en iyi hissettiği yerde ve ona en iyi hissettiren kişilerle mutlu olabilir .
Yani işte böyle her yıl farklı bir yerde eğitim öğretime başlıyor olsam da aynı olan bir şey var çok şükür hep cocuklarlayim:) Yani olmam gereken yerdeyim ve çok mutluyum. Uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmemiştim bu yüzden paylaşmak istedim:)

Fonda çalan şarkı değişti tabiki bu arada , ama benim hayatımın şarkısı yine de YALAN Dünya:) Bugün böyle yarını bilemeyiz diyor bize:)Gönlünüzce mutlu olacağınız bu dünya da varmış gerçekmiş diyeceğiniz günler olsun :)https://youtu.be/haibIAXpkz8

16 Eylül 2018 Pazar

KENDIMIZ #ÖNCE KENDIMIZ




KENDİMİZİ SEVMEK

▫Tüm eleştirileri bırakın...

Eleştiri asla bir şeyi değiştirmez.
Kendinizi eleştirmeyi reddedin.
Kendinizi tamamen kabul edin.
Herkes değişir.
Kendinizi eleştirdiğinizde değişim olumsuz olur.
Kendinizi takdir ettiğinizde, değişiminiz daima pozitif olur.

▫Kendinizi korkutmayın...

Düşüncelerinizle kendinizi dehşete düşürmeyi durdurun.
Bu yaşamak için korkunç bir yoldur.
Size zevk veren bir görüntü bulun (sarı güller ya da şelale gibi) ve hemen korkutucu düşüncelerden zevk veren düşüncelere geçin.

▫Nazik, iyi ve sabırlı olun...

Kendinize nazik olun.
Kendinize iyi davranın.
Yeni düşünce yolları öğrenmek için kendinize sabırlı olun.
Kendinizi gerçekten sevilen biri gibi şımartın.
Zihninize nazik olun...
Kendinden nefret sadece kendi düşüncelerinden nefret etmektir.
Sahip olduğunuz düşüncelerden dolayı kendinizden nefret etmeyin.
Düşüncelerinizi yavaşça değiştirin.

 ▫Kendinizi övün...

Eleştiri içsel bilgeliği böler.
Övgü onu yükseltir.
Yapabildiğiniz kadar kendinizi övün.
Her küçük şeyde nasıl iyi olduğunuzu kendize söyleyin.

▫Bazen sendeleyecek, eskiye sıkışacak, sağlıksız inançlara ya da kendinize zarar verici kalıplara geri döneceksiniz;
 Pes etmeyin ve dövünmeyin.
Bunun yerine öğrenme eğrisinin asla düz olmadığını ve yola geri dönebileceğinizi hatırlayın.
Yükselmekle hata yapmak arasında fark yoktur.
Kendinizi destekleyin...

▫Kendinizi desteklemenin yollarını bulun.
Arkadaşlarınıza ulaşın ve onlara size yardım etmeleri için izin verin.
En çok yardıma ihtiyacınız olduğu anda yardım istemek güçlendirir.

▫Olumsuzluklarınız için sevgi duyun...
İhtiyacı karşılamak için onları yarattığınızı bilin.
Şimdi bu ihtiyaçları karşılamak için yeni yollar buluyorsunuz.
Yani eski kalıpları sevgiyle bırakın.

 ▫Vücudunuza özen gösterin...
Beslenme hakkında bilgi edinin.
Optimum enerji ve canlılık için vücudunuzun ne tür bir yakıta ihtiyacı var.
Ne tür egzersizlerden keyif alırsınız.
İçinde yaşadığınıza değer ve saygı verin.

▫Ayna çalışması...
Sık sık gözlerinizin içine bakın.
Kendiniz için bu büyüyen sevgi hislerini ifade edin.
Aynaya bakarken kendinizi affedin.
En az günde bir defa “Seni seviyorum, seni gerçekten seviyorum!” deyin.

Alıntı..

13 Eylül 2018 Perşembe

GÖRDÜKLERİN YOK ASLINDA ?.?.?





            Gördüğümüz herşey aslında yok:)

            Diye başlayan bir yazıyı yazan insana ne dersiniz:))

           Aslında sadece görünen şeylerin bir titreşimden ibaret olduğu söylense mesela:)

           Bedenimiz bile yok desek:) Aslında biz bir Öz'den ibaretiz ve bizi biz yapan şeyin aslında Öz'ümüz olduğunu bilsek kendimize ve başkalarına bakışımîz değişmez mi?

           Şöyle orneklendirelim; Fizik  ( beden) olarak dünyanın en güzel insanı var karşınızda, konuşmaya başlıyor, çevresindeki herkesi aşağılayarak, suratını asarak emirler yağdırıyor, yalan söylüyor konuşmaları sırasında,sevdiklerini aldatıyor, insanları kandırıyor, hayatına bir şekilde dokunan herkesi kırıp geçiriyor diyelim... Bu insanı sevme olasılığımız ne olur? Sevmeyiz değil mi? Çünkü Özü kırıcı, Özü yaralı, Özü kırılmış , incitici. Onun o bedeni , et kemik bir aslında öz varsa var deriz...

          Şimdi yazıya devam edelim.

          İşte bu Öz'ümüzün çevremize yaydığı bir titreşimler kümesi var. Kalpten,  Öz'den, Ruh'tan gelen bir titreşim.  Buna da biz enerji diyoruz görünmeyen ama hissedilen bir titreşim dalgası.  Bu sizinle birlikte girdiğiniz her yere dağılıyor.  Yayılıyor , karşılaştığınız her insana değiyor , çarpıyor ve tekrar size dönüyor.  Yankı gibi düşünün ; ses nasıl bir yere çarpıp tekrar dönüyor tıpkı onun gibi etrafa yaydığınız titreşimler de insanlara, eşyalara çarpıp size dönüyor .Eğer olumlu bir titreşim yayıyorsanız, pozitif bir enerji veriyorsanız etrafınıza herkesten de aynısını alıyorsunuz... Insanlar, olaylar,durumlar,yaşadıklarınız olumlu olumlu size geri dönüş yapıyor.  Ama mutsuzsaniz kendi Öz'ünüzle çevreye o mutsuz titreşiminiz jet hızıyla sizle birlikte geçiyor ve olumsuzluklar birbiri ardına karşınıza çıkıyor.
Yani Bu görünmeyen Öz aslında biziz . Görünen bedenimiz değiliz biz. O özü de özden öze bakabilen , görebilen farkediyor.  Bilmeyenler için eğer olumlu titreşiminiz varsa " Ay ne tatlı, ne kadar iyi, cok da güzel, böyle bizden biri sanki" deniyor. Olmusuz titresimdeyseniz,  Özünüz mutsuzsa  "Of geldi yine,aman karşılaşmayalım, cok negatif,bunaltıyor" deniyor.

       Demem o ki Allahın yarattığı her canlı güzel,  sadece kirlenen Öz'ler, ruhlar bedene yansıyınca biz onları öyle görüyoruz. Herşey ve herkes etrafa yaydığı titreşimlerden ibaret.

      Iyi enerji, iyi titreşim için iyi olmak gerek galiba. Bırakın birşey yaparken düşünmeyi zihnimizden geçenleri bile kontrollü düşünelim iyilik olsun amacımız,  yapmak olsun, inşaa etmek,gönül almak, yardim etmek, birilerinin gülümseme nedeni olmak olsun gayemiz . Birilerinin ağlama sebebi değil... Evrenin , Allah'ın büyük adaleti, hesap makinesi gelsin hep aklımıza  , herşeyin bize geri dönüşü olacağını bilerek heybemizi yaptığımız iyiliklerle ,aldığımız dualarla dolduralım.

      Son söz;

      Temiz bir vicdan kadar rahat bir yastık yoktur.

1 Eylül 2018 Cumartesi

BİR ŞİİR



her şey yapılabilir 

bir beyaz kağıtla 
uçak örneğin uçurtma mesela 
altına konabilir 
bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için 
sallanan bir masanın 
veya şiir yazılabilir 
süresi ötekilerden kısa 
bir ömür üzerine 
bir beyaz kağıda 
her şey yazılabilir 
senin dışında 
güzelliğine benzetme bulmak zor 
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan 
her şeyden 
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor 
belki tabiattadır çaresi 
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin 
ve benim 
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim 
anlarım bitkiden filan ama anlatamam 
toprağın güneşle konuşmasını 
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla 

sen bana ışık ver yeter 
bende filiz çok 
köklerim içimde gizlidir 
gelen giden açan soran bere budak yok 

bir şiir istersin 
"içinde benzetmeler olan" kusura bakma sevgilim 
heybemde sana benzeyecek kadar 
güzel bir şey yok. 
Uzun bir yoldan gelen 
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum 
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim 
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu 
Her seyı anlattım 
Olan olmayan acıtan sancıtan 
Bilsem ki sana varmak içindi 
Bütün mola sancıları 
Bütün stabilize arkadaşlıklar 
Daha hızlı koşardım 
Sever adım gelirdim 
Gözlerinin mercan maviliğine 
Sana bakmak 
Suya bakmaktır 
Sana bakmak 
Bir mucizeyi anlamaktır 
Sana sola bakmadan yürüdüğüm 
yollar tanıktır 
Aşk sorgusunda şahanem 
Yalnız kelepçeler sanıktır 
Ne yazsam olmuyor 
Çünkü bilenler hatırlar 
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar 
Bahçıvanlar değil tüccarlardır 
Sen öyle göz 
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı 
Sen teninde cennet kayganlığı iken 
Sana şiir yazmak ahmaklıktır 

Bir tek söz kalır 
Dişlerimin arasından 
Ben sana gülüm derim 
Gülün ömrü uzamaya başlar 
Verdiğim bütün sözler 
Sende kalsın isterim 
Ben sana gülüm derim 
Gül sana benzediği için ölümsüz 
Yazdığım bütün şiirler 
Sana başlayan bir kitap için önsöz 
Sana bakmak 
Bir beyaz kağıda bakmaktır 
Her şey olmaya hazır 
Sana bakmak 
Suya bakmaktır 
Gördüğün suretten utanmak 
Sana bakmak 
Bütün rastlantıları reddedip 
Bir mucizeyi anlamaktır 
Sana bakmak 
Allah'a inanmaktır .

Alıntı...

30 Ağustos 2018 Perşembe

UĞURLAR OLSUN



                                     "UGURLAMAK"

Uğurlar olsun,

Uğurlar ola,

Yani geçmişte yaşanan çok şeyin yerini sessizliğe,kendini zamanın herşeyi sildiği gerçeğine inandırmaya bıraktığın anın başlangıcıdır uğurlamak.

Birini,bir arkadaşı, bir dostu,bir durumu,bir ilişkiyi uğurlamak artık, yolcu etmek,gittiğini kabul edip sizin de gonlunuzun rahat olma durumudur.

Uğurlamak eyvallah gibidir aslında, bağınızı kesmek,bağlantınızı koparmaktır artık.
Bu uğurlamayı kimi bir çırpıda yapar kimi çırpına çırpına...
Yani hadi bakalım seni ugurluyorum ,uğurladım diyerek öyle kolay olan bişey değildir... Kiminin uğurlaması birini yıllarını alırken kimi bir günde kolayca olmuyor gidiyorum diyebilir .....

Defalarca olan gidişler gibi değildir uğurlamak. Normal gidişlerde 'Hoşçakal ', yok efendime soyleyim 'Allaha emanet ol ' gibi sözler denir ki bu geri dönüş var bu yüzden iyi oldur. Ama uğurlamada "Uğurlar ola " denir.  Yani yolun, bahtin açık olsun, yolun uğurlu olsun.şanslı olsun,ben senden gittimdir. Yani uğurladım seni dönüş yoktur.

Nerden geldik buraya ; bugün bir şarkıda duydum bu sözü ordan çıkan bir yazı diyelim....

Son söz;
UĞURLAR OLSUN.

25 Ağustos 2018 Cumartesi

GERÇEKLERDEN UZAK

GERÇEKLERDEN  UZAK
Küçük küçük sevinçler bul kendine,
Büyük üzüntüler yerine
Nefes aldığına şükret;
Doyasıya kokla dünyayı.
İçinden koşmak geldiğinde;koş,
Hem de kalabalık şehrin caddelerinde!
Deli desinler,
Saçını başını dağıttığın için
Çamurlara gir debelen
Yat çimlere yuvarlan
Sularla oyna çocuklar gibi
Şarkılar söyle; makamsız, kafana estiğince
Kır içindeki tüm frenleri;
Koyver gitsin her şey yokuş aşağı
Çalkalanacaksın besbelli!
Bu bile mutlu etsin seni; say ki lunaparktasın,
Çocuksu sevgiler kaplasın içini
Coştukça gülmelisin;kahkahalarla yorulasıya
Uyumalısın !
Ölüler kıskansın uykuların;
Rüyalarında cennet bahçeleri
Bil ki bir defa geleceksin bu dünyaya
Bu son matinedir;bak bitiyor
Haydi!
Ver elini yaşamın sevinçlerine,

Sahte ve gerçeklerden uzak olsa bile

23 Ağustos 2018 Perşembe

BENI DISKALIFIYE EDIN

"Bugün beni saymayın" demek istemez mi bazen bütün dünyaya. Ruhunu uyutmak . "Dükkanı kapattım, gittim gelicem",yazısı asmak kapıya.Öyle işte. Bazen kendinden bile gitmek ister insan,kendi olma halinden bile izin almak. Bir süreliğine izin almak. Hickimse olmak.

Ece Temelkuran.


Bugün izindeyiz.
Hem kendimizden. Hem herkesten. Hem dünyadan. Yok ola ola... Bıraka bıraka gidiyoruz.  Azala azala. Eksile eksile. Yeniler koymadan yerine kimsenin fazlalıkları ata ata devam ediyoruz. Demek ne çok biriktirmisiz ne çok yüklenmişiz hala hafifleyememişiz.
Derinde olmanın tadını birlikte alabileceğimiz kimse bulamadıkça yüzeydekileri yolda bırakıp sanal kemerler takıp belimize dalmaya çalısyoruz suyun altındaki manzarayı inatla görmeye çalışmak için. Allahtan belimize taktığımız ağırlıklar var bizi dibe daldıran.

Neyse bakalım. Deniz ,kum,tekne ,alaçati paylaşımlarına devam arkadaşlar.
Iyi bayramlar.
Derine inmeyin fazla herşey yüzeyde çok daha keyifli. Keşke bizde orada olabilsek. Tek sıkıntımız alamadığımız elbise,eksik olan yemek tabagimizin tuzluğu, göremediğimiz bilmem ne adası,ülkesi olsa... Ya da kasap eti iyi ayırmamış, çocuğun ögretmeni bilmem ne yapmış  , arkadaşının annesi bana şunu dedi,o bunu yedi,bu bunu giydi bilmem ne olsa derdimiz ne güzel olurdu:)

8 Ağustos 2018 Çarşamba

TAM AN-LA-MA-MAK


https://youtu.be/fEzpsVi1Qd0



           Bitişlerin, gidişlerin, yok oluşların nedeni ; esas nedeni budur işte
     
           ANLAYAMAMAK/ ANLAŞILAMAMAK

           ANLAYAMAMAK;

           Bu durumun tam tersinden gidelim...

           Anlamak ; neyi kimi ne kadar anlamak.  Sen kendini  anlıyor musun ki başkasını anlayabileceğini düşünüyorsun. Kendine soruyor musun ki sen; Ne anlatmak istiyorsun bana diye. Yavaşlayıp, durup izliyor musun kendini. Yoksa hala ruhun bedeninden ayrı mı geziyor bir yerlerde. Ruhun başka ruhlarla meşgulken ,bedenin sinyallerle sana seslenirken duymazdan mı geliyorsun yoksa onu. Çok fazla değil bir gün içinde dahi kaç kez ruhunla bedenini buluşturdun.  Kaç kez kalbini yavaşlattın bugün. Kaç kez ruhuna sordun, esas yol arkadaşına,''Özlemedin mi beni'' diye. Bedenindeki farklılıklarını,ağrıyan yerlerini ,sonradan çıkan benlerini,oluşan sivilcelerini gözle, dinle bakalım; sana ne diyor...
Başkasından önce kendini anlayabiliyor musun?
Önce kendini tanı,kendini anla.Sonra karşındakine sıra gelsin.
O zaman ne yapacağız ruhumuzla bedenimizi buluşturacağız bugünlerde.Gideceğiz herkesten,aslında olacağız her yerde ama kimsenin ruhunu üzerimize yük etmeyeceğiz.Taşımayacağız ruhumuzda onu,onları.Sadece kendimiz olacağız .Soracağız kendimize;'' CAN ne istiyorsun ne bekliyorsun benden seni anlamam için "diye.Nefesini,nefsini dinleyip bileceksin önce.Bunun için de yavaşlayıp,durman gerekiyor.Adımlarını önce yavaşlat,yemek yemeni,işlerini yapmanı,nefesini,konuşmanı,sesini,müziği her şeyi yavaşlat bu hafta.Hayatı yavaşlatıp kendine bak.Ruhunla bedenini buluştur....Kendini anlayınca belki daha kolay olur insanları anlayabilmek.

        Bir de ANLAŞILAMAMAK var.

Bunun için ne yapmalı?
Ben bunun için herhangi bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum.Birisi ya da birileri sizi anlamak istiyorsa anlıyor/istemiyorsa siz ne derseniz deyin anlamıyor.Bu yüzden anlaşılmayı çok da beklemeyin kimseden.Çünkü anlaşılabilmek tamamen karşı tarafa kalmış bir seçimdir.Siz kendinizi bir kez anlatmayı deneyin zaten anlamak isteyen için bir kez yeterlidir ifade etmek.Sayının artması karşı tarafta her hangi bir bilinç oluşturmadığı gibi sizin enerjinizi ve zamanınızı almaktan başka hiçbir şeye yaramaz...

Tabi ki bunlar benim gözümün,benim dünya gözlüğümün bakışı....
Siz isterseniz anlaşılmayı bekleyerek anlatmaya devam edebilirsiniz kendinizi.Ama ben bıraktım.Kimseye hiçbir şey anlatmıyorum kendimden başka...Anlaşılmak gibi bir derdim olmayalı da çok oldu.

Son bir söz;
Anlamak için anlaşılmayı bekleme , sen sadece kendini anla geriye kalan kafasına göre zaten bilinci çapında anlayacak seni,anlatmaya çalışma...Anı yaşa,hayatına bak...Bırak...











23 Temmuz 2018 Pazartesi

AĞAÇ OLDUK🤗


Arkadaşlar Merhaba;

Böyle uzun zamandır yazamıyorum.  Tatil , yaz , misafirler , aile, sevgi seli vs. Fırsat bulup da iki kelam edemedik.  O kadar gerçek enerjiler içindeyiz ki galiba buraya ayıracak gücümüz kalmadı.

Aslına bakarsanız anlatacak , yazacak o kadar çok şey oldu ki son bir ayda ama galiba artık anda yaşamayı öğrendik o an yaşanıyor sonra zınk bitiyor.  Yani üzerine düşünülüp şöyle oldu bak böyleymiş gibi yorumlamayınca akşamına hadi oturup bunu bir yazayim diye de bir istek olmuyor. Yani örneğin çok mutlu olduğum bişey yasıyorum o an inanılmaz iyi hissediyorum o gün ertesi gün o bitiyor başka bişey oluyor ertesi gün başka... Böyle böyle devam edip gidiyor .
Ya da tam tersi bir olumsuzluk oluyor o an yaşanıyor ertesi gün bitiyor uzamıyor yani... Böyle olunca da yazılamıyor çünkü duygular anlık değişiyor 😊
Bu aralar yine gökyüzünde birşeyler oluyor sanırım biseyler tutuluyor ya da bir gezegen retrosu var galiba onun yansımaları oluyor çünkü aşağıda.  Böyle geçmişten cıkagelenler, bir hesaplaşmalar, yıllardır beklenen durumlar bilmem neler böyle izliyoruz olanı biteni. Ağaç boyutundayız yani bu aralar. Biz yerimizde duruyoruz sabit de hayat akıyor karşımızda adeta.  Sadece izliyoruz yapraklarimizin arasından sessizce.  Susup gülümseyip bakıyoruz. Daha neler olacak acaba diye.  Siz de denesenize ağaç olmayı.  Ağaç ne yapar öyle durur değil mi. Birileri gelir etrafında konuşur güler ağlar ama ağaç ses çıkarır mı?
" Hayır"çıkarmaz ... Durmaya devam eder. Iste yarin bi deneyin bakalim nasil oluyormuş Ağaç olmak😊 Gelen gelsin konuşan konuşsun bağıran bağırsın gülen gülsün siz sadece izleyin.

Ağacım bu aralar:)Bu aralar  böyle takılıyorum...