Ben Manisa Demirci Eğitim Fakültesinde okudum. Öğrencilerin bir çoğu Izmirliydi. -Demirci ayri bir yazi konusu aslinda onu da bir gün yazacağım ama bugünkü konumuz başka.-Demircide okuyan izmirliler hiç uşenmeden her haftasonu dört saat süren o virajlı yolları göze alıp giderlerdi İzmire... Ve anlata anlata biteremezelerdi Izmiri. Bir Izmirdir bitmez hiç bunlarin hasretleri... Bir de kendilerini herkesten ayrıcalıklı görürlerdi Izmirciler... O zamanlarda tabiki bir anlam ifade etmezdi bu bizim için. Herkesin memleketi kendine güzel diye düşünürdük... Bi de hatta ve hatta onların bu kendilerini ayrıcalıklı gören halleri itici bile gelirdi o yaşlarda bize...
Neyse gel zaman git zaman hayat bir şekilde Izmire düşürdü yolumuzu hatta yolumuz değil sadece hayatımız burada konuşlandı... Kader yani beni buraya getirdi... Aylar yıllar geçti bunun üstünden tam on bir yıl oldu Izmiri soluyali... O izmirlilerin hissettiklerini hissedeli 11 yıl oldu... Ne demekmiş anlayalı on bir yıl oldu. Iyi ki gelmişim buraya ve iyi ki burada devam ediyorum hayatıma. Bir gün gitmek istersem buralardan da bu yazı kalsın geride de durdursun beni.
Her yeri her biri ayrı bir güzeldir Izmirin... Denizi düm düzdür uyuyordur sanki sabahları öğleden sonra ise birden hareketlenir dalgalanmaya başlar aradan bir saat geçmez tekrar durur anlayamazsınız ne olduğunu ışte insan izmirde tıpkı o deniz gibi oluyor. Stabil olan hiç bir şey yoktur. Hep bir hareket vardır burada... Rutin olsun istersiniz bazen ama burada hava da deniz de siz de hiç bir zaman rutin olamazsınız... Bu benim burda dikkatimi çeken en önemli şeydir... İkinci en belirgin olan Izmirde herkes güler yuzludur, ve rahat , kibar... Hoş görülüdur Izmir insanı. Kendi halindedir. Kimse kimseye müdehale etmez... Umursamazlar yani kim ne yapmış neden yapmış onların deyimi ile "Herkes dalgasına bakar " burada... Gülmeyi sever burada insanlar... Yemeyi, içmeyi , keyif yapmayı sever İzmirliler...Huzur vardır bu şehirde her yerinde huzur... Hele de Narlidereyi geçip Guzelbahceye doğru girdiniz mi ışte o denizin muhteşem görüntüsü, havanın temizliği, insanların sakinliği , yeşillerin daha bir yesilligi başlar... Burdan Cesmeye kadar bu böyle devam eder. Urla , Çesmealti, İskele, Zeytinalani, Gülbahce, Balikliova, Karaburun............ Tadindan yenmez yerler... Her ruh halinize göre yerler vardır buralarda. Tabiki deniz her an yaninizda... Kaos yoktur. Kafenin birinde saatlerce oturup denizi izleyebilirsiniz. Ne bir söz söyleyen olur size ne de bir bakış olur rahatsiz edecek... Martılar bi de ekmek attiginiz balıklar.... Her bir koyu ayrı bir cennet...
Tüm bunlarin yanında büyük şehirdir... Hem büyüktür hem de herkesi taniyabildiginiz kadar samimi ve küçük... Aradığınız her şeye ulaşabileceğiniz , her zevke hitap edebilicek kadar büyük ama sessiz kalabileceginiz kadar da küçük...
Çiçek , çim kokuları var bu aralar Izmirde her mevsim kokusu değişir çünkü... Ama izmirin en güzel mevsimidir ilkbahar... Her yer rengarenk ve cıvıl cıvıl... Genç , yaşlı herkes dışarıdadır şimdi. "Sokakta hayat vardır" Izmirlinin spotu.:) Ne durumda olursaniz olun mutlaka herkesin dışarı çıktığı bir yerdir İzmir. Burada depresyona bile giremezsiniz:) Siz cikmasaniz mutlaka birileri tutar kolunuzdan dışarı çıkarır sizi... Hadi deniz kenarinda bir yürüyeyim, şurada bir çay içelim, orada balıklara bakalım, o insanların kahkahaları arasinda siz de başlarsınız gülmeye... Midye, balık ekmek, boyoz, kumru, közde kahve derken bi de bakarsınız gün batımı... Iyot kokusu, koşturan çocuklar ve bagirışmayan anne babalar, ya da surati asık olmayan çiftler, el ele gezen gençler:) Güzeldir İzmir güzel....
Ben Izmiri inanılmaz çok seviyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder