İkinci kitabım olan Ben Benim ‘İ okuyayım dedim bugün. İki yıl olmuş çıkalı . Yazıları derlerken o kadar çok okumuştum ki o zaman o günden beri ilk kez baştan elime alıp okuyorum.
İnsanın kendini okuması ne kadar da tuhafmış. Neler hissetmişim neler yaşamışım. Meğer dua ettiğim hayatının içindeymişim de fark etmemişim dedirtti bana. Bir de göz yaşlarım aktı çokça.
Okurken de kendimi özlediğimi fark ettim. Ben ne kadar uzun zamandır kendimi unutmuşum meğer. Bu kadar uzun süre yalnız kalmamışım yıllardır. Aslında o yalnızlığa serzeniş ettiğim yazıları okurken belki de şikayet ettiğim yoğunluk için aslında nasıl da dilek dilemişim onu fark ettim. Bir de iyi ki yazmışım dedim. Zaman makinesi gibi adeta yazılar. Bir sözcük alıp götürüyor o ana insanı. Hatırlamak için duyu organları iyi ki var . Bu nedenle fotoğraflar kıymetli, şarkılar ömürlük , kokular bin yıllık çünkü zihin unutsa da duyu organları unutmuyor. Görünce , duyunca , koklayınca o an geliyor hemen zihnine.
Yazmak bir hediye bazılarımıza . Ben unutmuştum. Çünkü gerçekten çok sıradan ve de normal oldum. Yani duygum yok öyle içimden dolup taşan ; sığmıyor içime diyeceğim. O çok hayalini kurduğum çok istediğim rutin hayattayım. Yani aman şunu bunu yaşadım yazayım diye düşündüğüm bir şey yok.
Bugün sadece kitabımı okuyunca bir zamanlar kalbe kan hücum ediyormuş ben bunları nasıl yazmışım dedim. Kızıma bir anı daha kalsın diye yazdım bu yazıyı da.
Son Söz;
Hayat nefes aldığımız değil nefesimizin kesildiği anlardan ibarettir. Uzun zamandır nefesimiz kesilmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder