20 Aralık 2022 Salı

KAR KÜRESİ

 Kar Küresi gibi saydam olmak nasıl, hiç öyle olduğunuzu düşündünüz mü.  Bunun zararını kaç milyon kez gördünüz peki. Yine de öyle gizli saklı olmayı başaramadığınız için kaybettiklerinizin yerine yeni birseyler koyabildiniz mi. Daha doğru soru şu aslında " Her kayıp yeni olmayacak olana olan inancınızı kaybettirdi mi?" Yani artık yeni kelimesi dahi çıktı mı lugatinizdan. Saydam olmanın verdiği bir iç rahatlığı olsa dahi çok da bir yararı olmuyor bence insan ilişkilerinde. Bunu ben tecrube ettim yıllar içinde. Tüm saydamlığımla yazıyorum örneğin ben burada. Bu blogu dikkatli ve düzenli okuyan herkes benim kalbimi , ruhumu , zaafimı, acımı herseyimi bilebiliyor o kadar saydamlık yani bırakın arkadaşlarımı tüm dünyaya açık anlatıyorum herşeyi. Buna rağmen hala sorgulanmak , hala her sözünüzün altında sizin soylediginizin dışında bir başka anlam aramalara maruz kalmak ,hala iyi niyetinizin sorgulanıyor olması bize şunu gösteriyor ki Siz Ne Kadar Saydam Olursanız Olun bakan gözler karanlık matsa görmez.  Demekki senin kalbin karşıdakinin kalbine göre renk alıyor.  O zaman o beni niye sevmiyor ,neden çabamı görmüyor, bu kadar anlatıyorum neden anlamıyor diye kendinizle savaşmanıza gerek yok.  Apaçık ortada olanı farkedemeyen demeyelim de görüş alanı kendine göre olduğu için


göremeyenlerden bilmesini, anlamasını bekleyemeyiz. Boşuna yani kendimizi kahretmeler, çırpınmalar herkes kendi idrakında okur ,görür, anlar. Anlamayana anlatmaya çalışmayın. Duymayana söylemeye.. Görmeyene görünmeye...  Hissetmeyene dokunmaya çalışmayın. Saydamlığınızın mutlaka bir karşılığı olacaktır bir gün açık bakanlar için kapalı olan için ise zaten anlamsızdır. Öylece geçip gidiyordur hayatınızdan ya da öylesine bir an bakıp geçmiştir.  Siz bir anlamda olsaydınız zaten ya da bu kadar açık olanı farkedebilseydi olurdu yanınızda...


17 Aralık 2022 Cumartesi

Bir yer bulalım

 Ne güzel beyazlamış saçlarım.


Ne güzel yaş alıyorum. Her anım mutlu mu geçti? Asla . Her bir anım ızdırap mıydı? Asla.

Çoğunlukla üzüntü ve hayal kırıklığıydı ama her sabah yeni gün yeni macera diyerek geçti.

Hep umut ettim bence seneye daha güzel olacak hersey diye. Seneler geçti.  On yıllar geçti. Madden olan her şeye sahip oldum. Her istediğimi aldım. Gözümde canlanan Her durumda yer aldım.  Bir tek geniş bir aileye ,kalabalık içinde yenen yemeklere , bayram kutlamalarına, aile seremonilerine erişemedim.  Ne kadar çok istediysem olmadı.  Cogalmak istedikçe yalnizlastım. Çok çabaladım, çok emek ettim bunun için ama olmadı. Şimdi vazgeçtim bundan şimdi de tam tersini ister oldum. Derin Ve büyük bir yalnızlık. Teklik.  Özgürlük. Bağımsız ve bağlantısız olmak. Ona da erişemiyorum.  Çok kalabalığım . Herkes Her yerde her an. Sanki sıkıştırmış beni tek başıma bir alanım yok. Her yerde herkes var. Herkes var ama kimse yok gibi. Belki de bundan on yıl sonra bu anları hasretle anacagım ama şu an tek hissettiğim baskı ve bunaltıcılık. Herkesin tanıdığı, herkesin her an her yerde karşımda olması, beni merak etmesi,nasılım, nerdeyim diye sorgulaması, insanların her şeyi sıkıyor beni. Kaybolasım var. Başka bir şehri bırakın başka bir ülkede olasım var.  O kalabalık aile olayım hevesim bitti ya artik ya da yaşımdan dolayı olamayacağımı bildiğim için bari yalnız sallanan koltugumda oturma hayalim gerçek olsun istiyorum. Belki yıllar sonra arayanım soranım olmadığında bu istegimden de vazgeçtim yazacağım. Ama su an tek istediğim arabama binip buradan gitmek . Başka türlü bir yere. Yetişmek zorunda olmadığım bir yere . Ve de hiç kimseyi tanımadığım bir yere. 

Gözlerimi kapatıp da yanımda kim olsun isterdim dediğimde ise "Hiç kimse " cevabını vermek ise ne kadar acınası diye düşünebilirsiniz belki ama bence hiç kimse olmaması biri varken ki yalnızlıktan daha tercih edilebilir ya da katlanılabilir inanın buna.


Keşke elime geçse öyle bir an. Çok değil sadece bir kaç gün.