Doğa haykırıyor adeta. Çığlık atıyor bana yaptıklarınızın bedelini size böyle ödetirim işte diye. Kestiğiniz her bir dalımın rant için yaktığınız toprağımın dere yataklarını parsel parsel sattığınız her bir metrekarelik yerin bedelini size ödetirim. Ya bu aç gözlülükten vazgeçin ya da daha beteriyle sınarım sizi diyor sanki. Çünkü her geçen gün beterin beteri varmış der olduk. Haziran ayında bir güneş tutulması oldu onunla ilgili çok yayın dinlemiştim öncesi ve sonrası 3 ay boyunca ilahi adalet, herkesin hakkettiğini bulacağını şimdiye kadar ne yaptıysak iyi ya da kötü karşılığını bulacağımızı anlatıyordu tüm yorumcular özetle. Ben hep bunu insan ilişkileri olarak düşündüm. Vay be dedim herkes ektiğini biçecekmiş. Geçtiğimiz iki ayı düşünüyorum da gerçekten öyle şeyler oldu hem birey olarak benim hayatımda hem de çevremde en önemlisi de toplumda. Biz insanoğlunun doğaya yaptıklarımızın acısını doğa bizden çıkardı. Biz herşeyi tüketen yok eden üretmekten üşenen hazıra alışan nesiller yetiştirdikçe de daha da artarak devam edecek başımıza gelen felaketler. Hissettiğimiz duygudan tutun da hazırladığımız yemeğe bile saygımız olmadan atlayıp yenisine geçiyoruz. Ne acıyı ne mutluluğu ne aşkı ne nefreti yaşamaktan aciz hemen yenisi gelsin bu tükendi diyip arayışa geçiyoruz. Çocuklarımıza evde pişen yemeği yemek istemediğinde sayısız alternatif sunuyoruz öyle büyüyor çocuk alternatif sunumlarıyla. Elinde olanın kıymetini bilmeden ya da elde etmek için bir şeyi çabalamadan. Tek ve hiçbirşeysiz kalmıyoruz hep var yoksa da diğer seçeneğe atlıyoruz o yoksa başkası var. Bu bireysel içsel olan tüketme odaklı insan tipi çoğaldıkça da umarsız merhametsiz empatisiz duygusuz daha doğrusu Duygu öğütücü saçma bir ruh haliyle ne yaparsak yapalım tatminsiz bir insana dönüşen biz ve çocuklarımız mutsuzluklar içinde debelenip duruyoruz.
Terk ettik evimizi yurdumuzu zor hayatlarımızı. Konfor, az zamanda çok fazla seçenek olan eğlenceler ama eğlenememeler, yalnız hayatlar, yalnız bayramlar, insansız mekanik bir şekilde iş,başarı,para peşinde koşan para için her türlü değeri alt üst eden biz insanlara tabii ki evren, doğa, tanrı bir cevap verecekti. Şu an bunu yaşıyoruz doğa cevap veriyor. Doğa dövüyor, sövüyor bize. Yeter dur diyor. Ne zaman doyacaksınız diyor. Bir de somut olmayan durumlar var bunların yanı sıra gözle görülmeyen tokatlar. Herşey elinden alındı insanoğlunun. Dost meclisleri, abartılı bilmem ne shower partyleri, happy de birthdaylar, yok efendim kız gecesi bekarlık bilmem nesi, diş kınası, cinsiyet partisi..... Ivırı zıvırı sırf gösteriş için yapılan sahibinin zerre eğlenmediği bir insatgram fotoğrafı için yapılan o para basılan partiler hani;hiçbiri yok değil mi. Daha neler neler yok. Demek olmadan da yaşanıyormuş. Bunlardan bir minicik virüs zorla vazgeçirdi sizi. Şimdi de doğa diyor ki yeter. Bir ev neyine yetmiyor, bir otel neyine yetmiyor, bir iş yeri, bir araba, bir televizyon, bir dolap, bir elbise, bir vs vs vs.
Azal, küçül. Aç gözlü olma. Elindekine değer ver. Elinde olan varsa başkasında gözün olmasın. Onun kıymetini bil. Ona sahip çık. Yoksa sana böyle dersini veririm diyor.
Hayat hep bir ders. Öğren öğren bitmiyor.
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.