5 Mayıs 2018 Cumartesi

ŞU KIRIKHAN'A VARAYIM



       Her seferinde aynı duyguyu yaşıyorum...

      Ilk o Kurtlusoguksudan Kırıkhan'a girişte...

      Konutlardan aşağıya doğru inen yolda içimde böyle yokuştan aşağıya hızla inerken olan bir kalp atışı olur ya öyle birşey oluyor. Gözümde ise bütün çocukluğum, genç kızlığım canlanıyor.  Yani bir dakikalık bir zamanda bir sürü görüntü geliyor gözümün önüne.  Babamın toyota arabası vardi beyaz. Aliş de ben de daha yeni araba kullanmayı öğrenmiştik. O arabayı alıp ikimizin o yokuştan Şatoya doğru çıkışımız müzik de Sertap Erener'in   "Yanarım Yanarım " https://youtu.be/68Dd6Y_6XUk
Bi de yolda gördüklerimizi de alırdık gidecekleri yerlere bırakırdık . Ama polisten tabiki kaçıyorduk ehliyetimiz yoktu çünkü :) Bir kez beni durdurdu polis tam ana caddede Atatürk Büstünün orda Kırıkhanli olanlar bilir neresi olduğunu . Saçma sapan bir sürü şey zırvaladım . Inanmadi tabiki polisler. Beni karakola götürdüler (ay bi de herkesin gözünün önünde). Babam bir törene gitmişti sanirim annem Şato vardi bir çay bahçesi diyelim orada bir sürü herkesle oturuyorlardı ben çıkarken.  Ben melül melül beklerken baktım Ömer Faruk Yavuz ağbi bi de annem geldiler bir iki dalga geçmece ardından tırıs tırıs gittim:) Ama yine aldik kaçtık hep arabayı Alişle:))Işte bunlar, sonra Karataş yolunda yatılı okul maceralarımız, buz fabrikasının orda Ceren otururdu onlarla geçen günler  , hele Kırıkhan Lisesi günleri:) Servisle okula gidiş gelişlerimiz bile her gün ayrı bir olaydı. Yani küçücük Kirikhanda aslında ne çok şey yaşamışız... Gulbelde vardı bir kafeydi ben 8 9 yaşımdayken sonra düğün salonu oldu ya onu bile görünce bir garip oldum. Hele Yusuf kuaföre gittim bu geldiğimde çocukluğumda hep saçımı kesen Yusuf Amcaya kızımı götürdüm yani ben Begüm kadardim şimdi Begüm burda...
Çocukluğumun hemen hemen bütün anılarında olan komşumuzun oğlu Paşa'nın düğününe denk geldim Ablası Fidan , Feride Abla , Gonca Abla.... Düğünde çalan Haberin Var mı şarkısı bana ne dedirtti biliyor musunuz? Keşke dedirtti... Keşke bundan 18 yıl önceye dönebilseydim.  Keşke oturup yeni baştan yazabilseydim... Keşke buralardan hiç gitmeseymişim...
Çünkü özün bu... Için bu... Ve ancak insan özünden olanlarla mutlu olabilirmiş. Bunun için tabiki çok geç ama sanırım geriye dönme şansım olsaydı ben 1999 yılına liseden mezun olduğum yıla dönmek isterdim...



Kısa ama dolu geçen bir Kırıkhan gezimizden hissedilenlerin minik bir kısmıydı bu...

Son Söz;
Uzakta olan herkesin manasızca özlediği yerdir aslında Kırıkhan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder