Benim çocukluğumla ilgili hatırladığım tek bir anım yok. Zihin herseyi silmiş. Sadece sesler ,kokular ve ara ara gelen görüntülerle birlikte hissedilen duygular var. Ve sanırım bilinçsizce Begüm de bunları yaşasın istiyorum. Onu zorla görev yaptığım köyde tutmaya çalışıyorum. Bunu yaptığımı da yeni farkettim. Yani o evimize gitmek istiyor. Ama ben onun köyde bu sessizliği, imkansızlığı yaşamasını istiyorum ve inanın bunu bilerek yapmıyorum. Sanki bilinç dışım diyor ki ben o zamanlar ne kadar da mutluydum Begüm sen de öyle ol. Ben iki yaşımdan beri ailem yaylaya gider hatayda yaz aylarında. Yayla ne demektir. Serin, sessiz, sakin sadece yemek ve içmek olan temel ihtiyaçların karşılandığı yokluk yeridir. Benim tüm cocuklugum ,ergenliğim, genç kizligim toplam yüz hane olan yaylada geçti öyle ki iki binli yıllara kadar televizyonun bile çekmediği sisli dağlardan inen bulutların arasında . Benim kuzenlerim ,akrabalarım, kardeşlerim, konu komşu herkes orada olduğu için biz zannederdik ki bütün dünya temmuz ayında yaylada. Yani yaz demek bu demekti. İşte şimdi on gündür bir inziva durumunda görev yaptığım köyde kalıyorum. Tıpkı benim çocukluğumun geçtiği oralar gibi . Ne kadar iyi ve kendim hissettiğimi anlatacak kelime bulamıyorum. Begumu de burada kalmaya zorluyorum. Yani sanıyorum ki o da benim gibi hissedecek. Burada gün içinde sadece benim okulda işim bitince denize gidiyor benim çocukluğumdan farklı onun dışında aynı. Tabiki aynı değil buradaki evimizde bizim TV, İnternet var ama neticede köydeyiz. Bahçeyi suluyor. Köpeğimi rahatça gezdiriyor enden önemlisi ise annesi yanı başında hemen. Ama ne olursa olsun ben Güzelbahçe yi istiyorum diyor tıpkı küçük ben gibi. O bunları söylerken bende de şöyle bir rahatlama oluyor " He bak ne iyi anayım sonuçta konfor alanından çocuğumu çıkarıyorum " (Güya tabi anlık bir oh)
İşte böyle sevgili okurlar kaç yaşımıza gelirsek gelelim ruh hep de hep o ilk mutlu ya da mutlu olduğunu sandığı anlari arıyor.
Şu an bu yazıyı bir çam ağacının altında köpek havlamalari , sinek viziltilari içinde yazıyorum bahçede ama bir an bir insanı ne kadar mutlu ederse işte o kadar mutluyum ve şükür minnet doluyum evrene tanrıya kadere her bir şeye bu zamanı bana layık gördüğü için. Çünkü uzun zamandır bu kadar mutlu ve huzurlu hissetmemiştim.
Simdi tek dileğim yıllar sonra da benim kızım benimle burada yaşadıklarını hatırlayıp mutlu olsun. Desin ki annemle orada nasıl da ıslanmıştık, nasıl da annoş bahçede geziyordu, nasıl güzeldi oradaki deniz. Orası ne güzel bir köydü. Bir sinek vızıltısı duyduğunda ya da bir zeytin ağacı gördüğünde ben geleyim aklına istiyorum. Benim annem çalışıyordu ama ben hep yanındaydım arka bahçeden bana domates topladı bekle hemen yazılara bakıp geleyim seni yicem derdi desin istiyorum. Benim annem hem müdür hem anne hem çiftçi hem tamirci çok kadındı desin istiyorum. Bunları yazıyorum ki gün gelir de bir gün unutursak unutursa beni bizi benim annem aslında vardı hep de oldu desin istiyorum. Çünkü yaklaşık iki bini geçen çoluk çocuk için nasıl unutulmazsam ben bu yirmi yıllık meslek hayatımda benim birincim hep sensin BEGÜMÜM bu yazılar buna şahit olsun diyedir.
Bir gün eğer demanstı, alzhimer ya da başka bir hastalığa yakalanirsam eğer sen bil ki Annen tüm hayatını sana verdi demen içindir.
Bu yazı sevgili Begüme ithaf edilmiş olup tüm çocukluğunu bir gün bir yerde bulurum ümidini bekleyen herkese gelsin .https://youtu.be/RDwcmkVj0OYhttps://youtu.be/RDwcmkVj0OY
Son söz;
Dönüp dolaşıp tek gideceğin yer SENSIN.