Şu yazı yazmak nasıl iyi hissettiriyor insana
Sözcüklerin umarsızca akıp gitmesi klavyeden sanki bir öç gibi bir intikam zevki gibi kupa kaldırtıyor bana. Çoğu zaman aklımdan yazmak istediğim konu için açtığım sayfama alakasız bir konu yayını yaptırıyor bana.
Bayramda kahve yaparken birşey geldi aklıma bu konuyla ilgili yazmalıyım dedim o an ama ikinci kez aldım sayfayı elime o konuyu nasıl anlatacağımı zihnimde oturtamadım. Zihnimde var da bunu kelimeler cümleler olarak size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
Bu bayram uzuuun çok uzun çok uzun yıllardır tatmadığım bir his yaşadım. En son ne zaman böyle hissettim bir bayramda diye sorarsanız belki 16 yaşımda 17 yaşımda derdim yani ben benim doğduğum evden ayrılmadan önceki yaşımda. Gelen misafire kahve yaparken bu bayram yirmi yıl öncesine gittim.Bayramı bayram gibi bildiğim yıllar. Henüz dünyayı sadece oradan ibaret sandığım zamanlar, samimi ve gerçek duyguların olduğu zamanlar, kırılmamış, incinmemiş, yerle bir edilmemiş zamanlar bir de ve en önemlisi umut dolu olduğum zamanlar. İşte bu bayram bir an saniyenin onda biri kadar olan bir an aklıma o zaman geldi. Bir de tek bir şiir dizesi
"Aslında her insan biraz yenikti hayata ve biraz küskün"
Her şeyin tadında yaşandığı kalabalık değerleri olan inançları olan ailelerimizden kopup hayatla bir yerlerde savrulurken geçmişi mutlu olduğumuz saf temiz olduğumuz o günleri yaşatmaya istemsiz bilinç altı çalışıyordu. Ben yemekleri yapma derdinde biri tatlı kahve çikolata kolonya kurban bayramlık derdinde, bilerek yapmıyorduk. Ben de o kahveyi yapana kadar farkında değildim. Hiç kimsemizin olmadığı hiç kimsenin umurunda olmadığı hayatlarımıza geriden gelen aile gelenekleri ve görgü ile o anı hissetmeye çalışıyorduk. Anlamsız çoklukta yemek, anlamsız çoklukta tatlı doldurduk evi alt beyin alt kültür.... Çünkü ikimizin de ailesinde öyleydi onu görmüştük. Harçlıklar, bayramlıklar........ Eksik kalan aidiyetimizi böyle tamamlıyorduk. Bunun benim farkındalığımda karşılığı bu. Biz dört milyarlık bir şehirdeki yalnız gurbet kuşlarıydık ve her ne olursa olsun inatla ısrarla zorla birarada kalan.
Her birimizin tekamülü başkaydı birbirimizden, dersimizi aldıkça daha çok kilitlendik çünkü başka kimsemiz yok ki.
Biz dört kişiydik😃 Nazlıcan Bedirhan Suphi Bi de Annoş... Annoşun da kimsesi yok o da bir garip bizim gibi... Biz varlık içinde yokluk çekenlerdik. Ama yok demedik yoku yok saydık görmezden geldik, düşsek de yıkılmadık, herşey de gülecek bir şey bulduk... Yokken birbirinin yanında olandır ya hani olan. İşte biz kimse yokken var olduk.
Hem kimse kimseye muhtaç değil hem de dördümüz de muhtacız birbirimize....Orda var olduğunu bilmek için bunun verdiği rahatlama için muhtacız.
Bayram tatlılarımızı dağıttık dağıttık bitiremedik gelirseniz bekleriz😃
Ben bu yazı için bir son söz söyleyeyim dersem eğer ne derim biliyor musunuz...
SEVGİ EMEKTİR