21 Ocak 2020 Salı

SAHTEKÂR VE REZİL INSANOĞLU


İnandığım ne varsa sahte olduğunu gördüm.

Güvendiğim tüm değerler bir bir yok oldu.

Önem verdiğim yıkılmaz dediğim tüm savlarım iddialarım çürüdü.

Tam artık öğrendim bildim derken hiçbirşey bilmediğimi yeni günle gördüm.

Ki ben bunları henüz kırk yaşıma gelmemişken bildim.

Eeeee bundan sonra ne olacak.

Daha ne kalmış olabilir diye merak etmiyor değil insan.

Aldatılmak, riyakârlık, kandırılmak, iyiliğin karşılığında alınan nasipler, yüzüne gülüp arkandan hesap yapanlar, çalanlar çırpanlar .... Peki şimdi ne olacak. Yani geri kalan hayat nasıl yaşanacak bu kadar yara bere ile.

Ve ya bundan sonra karşılaştığımız insanların günahı ne ... Gerçi onlardan önce kendimizi düşünürsek bu kadar yalnızlıkla daha devam edecek ömrün yaşayacak neyi kaldı. Bu kadar çok yalan , bu kadar sahtekarlığa maruz kalan biri için tekrar inanmadan daha otuz yıl olduğunu düşünmek sevinçten çok acı bence. Bu yazar taifesinin beslenmesi için mi acaba bu kadar sorgu yoksa yaşananları sorgulamak için mi kelam etmek.

Bence insanlarda belli bir kota olmalı tanrının belirlediği. Dolunca bitmeli. "Tamam sen artik kotanı doldurdun, hadi bakalım karmalar falan filan ödedin "deyip sonlandırılmalı yani bazı şeyler. Öyle değil mi. Yoksa yani gözlerimizi tamamen kapatana kadar hep aynı şey sürüp gidecek mi. Sonu yok mu aldanışların.  Bu kadar da salak mıyız da ders almıyoruz. Yoksa "Bir daha aynı yolları aynı hevesle yürür müyüm " diye sorarken her defasında düşüp yeniden kalkıp hadi bakalım yol bozuk ama bak ben yine kalktım yürüyeceğim diye inatlaşmanın salakliktan başka bir tanımı var da biz mi öğrenemedik bu yaşımıza kadar.

Derin yazı. Yazsak daha da uzar.
Bir sitem yazısı bu. Herhangi bir şahsa dair değil. Tüm insanlığa dair bir sitem yazısı.  Çünkü ben artık dünyada iyi insanlar olduğuna dair tüm inancımı kaybettim. Herkesin menfaatçi ve sahtekar olduğunu düşünüyorum.
Herkes ama herkes birbirinin işine yaradığı kadar var .