25 Ocak 2017 Çarşamba

KONUŞULAMIYORSA SUSMALI BELKI GİZLİ




                                    "Üzerinde konuşulmayan hakkında susulmalı"
                                                                                      WITTGENSTEIN


     Bugün okudum bunu , bu akşam....Benim hep yaptığım bir durum olduğu için dikkatimi çekti bu cümle. Susmayı öğrendim öğreneli rahatım... Belki çok şey varken susmak durumunda olduğumuzdandır suskunluk. Yani belki de zorunluluktur. Belki de herkes için en iyisi olacağını bildiğimiz içindir. Belki de üzerinde konuşulursa herşey sarpa saracaktir. Ama bunu bilip idrak edebilmek de akıl işidir... Yani aslında susabilmek büyüklüktur. Çünkü üzerinde konuşulursa geriye dönüş zor olur... Bu yüzden bazen susmak konuşmaktan daha da çok şeydir... Belki de  söylenmeyen , görünmeyen sadece hissedilen daha etkilidir.

     Aslında bunu bir çoğumuz yapıyoruz... Üzerinde konuşmayacağımiz bir durumda susuyoruz... Söylemiyoruz ne duygumuzu, hissettigimizi ne de düşüncemizi... Ya ayıp diye, ya günah diye , ya da yanlış anlaşılırız diye... Öyle öyle susmayı öğreniyoruz... Görüyoruz ki susmak daha az zarar veriyor. Tabular üzerine kurulu bir hayat yaşıyoruz hepimiz... Aman yanlış anlaşılırım korkusu üzerine dikili taslarla oyun döndürmeye çalışıyoruz...İçimizdeki benle kavga edip duruyoruz... Onu suçlamak , ona kızmak çok kolay çünkü... Kendini cezalandırmak en basiti... Çünkü nasıl olsa kendin ... Ne yaparsan yap gitmeyecek tek o var...


      Benim burada kendimle çeliştiğim ve yanıt bulamadığım "Acaba her şey her konu açık konuşulmalı mı ?" Yoksa gerçekten" Konuşulmayan hakkında susulmalı mı?"  Ben bu sözü okudum ve fark kettim ki ben bunu yapıyorum. Ama bu doğru mu? Belki de konuşulmalı , ama konuşulan insan önemli burada... Yani herkesle her şey konuşulmuyor. Burada da aklıma bir söz geliyor " Ne kadar bilirseniz bilin bilginiz karşınızdakinin anladığı kadardır." Demek ki konuşmak için belki de susma yerleriniz olmalı. Her yerde her zaman konuşmak sizi bir yerden bir yere taşımaz çoğu zaman. Belki de bazen o an sadece susmak ve bakmak gereklidir.


     Ne cümleymiş.... Gece bir yarısı görmeseydim iyiydi... Ben bugün bir anda konuşulamayacak olan  bir konu hakkında sustum .Bu nedenle bu cümleyi görünce takıldım buna.... Susmak bazen iyidir de bence anlayabilecek biri varsa da karşınızda ; belki de konuşmak da iyi gelebilirdi... Bunu bilmek için de konuşmak gerek...


     Bazen de böyle karmakarışık olabiliyor kelimeler... Hep bütün olmayabilir her şey değil mi... Ya da sonuçlu.... Ya da sonlu... Bazen belki de yarım kalabilir. Tamamlanmadı ama diyebilir insan... İnsanız neticede hep mi hep düz olacak her şey bazen de karışık olabilir👍☺

17 Ocak 2017 Salı

AÇ ELLERINI ISTE





        Işıl Güçlü'yü takip ediyorum facebookta bi de ışık sarsın sizi... Paylaştıkları yazıları okuyorum her gün... Hele " Işık sarsın bizi" o kadar güzel ki... Dua ağırlıklı paylaşımları genelde. Günlük kart yayınlıyorlar. Mutlaka okumaya çalışıyorum. Allahın izni ve meleklerin yardımıyla diye başlıyor her cümleleri... Ve olumlamalar üzerine yazıyor. Ben okuduğum da kendimi iyi hissediyorum.

       Sizin de olmuştur zaman zaman öyle anlar. Böyle ne yapacağım şimdi dediğiniz zamanlar. Işte ben o anlarda hemen Işık Sarsın Sizi sayfasına giriyorum. Okuyorum. Şükür diyorum hemen başka bir boyutta bakıyorum sonra olan olaylara. Ya da 9 Eylül Çocuk hastanesi geliyor aklıma... O insanlar ve yaşadıkları... Onların duyguları ve mücadele ettikleri sınavları hemen toparlaniyorum. Sen ne saçmalıyorsun Pınar diyorum, kendime geliyorum. İşime bakıyorum hemen ve sahip olduklarima. Ve sorunlarım o kadar küçülüyor ki gözümde... Tüm bunları tabiki bize gösteren de ne oluyor, içimizdeki maneviyat. Kalp gözünün açık olması tabiki. Kalp gözünün kapanmamasi ne ile oluyor işte inanç ve dua ile. Her olan şeyde bir hayır vardır diye bakmakla.


     Şimdi biraz da fotoğraftaki yazılanlardan konuşalım. Mutlu olmak istiyorsak neler yapmalıymışız.



      Ben son bir yıldır bunlarin birçoğunu yapıyorum ve iyi hissediyorum.


     Özellikle her zaman haklı olmaktan , kendini suçlamaktan vazgeçmek bence en temel ön koşul. Yani " Evet haklısın " demek üzerine çalışmışlığım bile var😄 çünkü bunu söylemek duydukça alışılan birşeymiş ben onu farkettim. O kadar hiç duymamışım ki...Yani haklısın kelimesini duymayan insan kullanmıyor da... Şimdi artık söylüyorum. "Evet ben yanlış anlamışım haklısın" ya da "Evet haklı olduğun yerler var " oh ne güzelmiş böyle hayat. Herkes her zaman her konuda haklı olamaz ki...

     Sonra bi de kendini suçlamak var. Ondan da vazgeçtim. Bir durum karşısında o şartlarda ve o zamanda yapılması gerekenin en iyisini yaptım demek kendine ; o kadar rahatlatıyor ki insanı,  yine oh be diyosun. Elimden geleni yaptım ama bazi şeyler bizim elimizde değil !Hayat, Allah böyle olsun istedi ve bu mutlaka benim hayrım olan bişey için demek müthiş bir huzur veriyor. Geçen gün bir yerde okudum Allahım sana bıraktım demek kadar rahatlatıcı bişey yok. Hatta daha da güzeli " Hasbinallah ve nimel vekil" işte bu tam da anahtar cümle. Mutlaka zikredin ve izleyin.
Bi de başkalarının beklentilerine göre yaşamaktan vazgeçin. Herkesi mutlu edemezsiniz. Siz ne yaparsanız yapın mutlaka şikayet eden insanlar olacak , sizi üzen , yanlış anlayan insanlar olacak. Bu yüzden kendinizi mutlu etmek daha kolay. Çünkü hiç kimse sizin ne yaşadığınızı nelerle mücadele ettiğinizi bilemez. Başkalarına göre yaşamayın.  Sizi kim ve ne iyi hissetiriyorsa onunla olun.


  Yukarıdaki fotograftakileri tekrar okuyun bence kapatmadan.

   Önce sahip olduklariniza şükredin.

   Sonra olmasını istedikleriniz için el açın.

   Ve en son tevekkül....

   Hayırlıysa beri hayırsızsa geri...

 
   Artık sizden çıktı işte rahat olun....


   Çok sevgi ve selamla....







15 Ocak 2017 Pazar

ESKIDEN YAPARDIM


 

         Eskiden yapardım ara ara...Çok da zevk alırdım...Ve gayet de başarılıydım. Böyle rahatlardım epeyce...Biri bişey mi ima etti hemen  karşı atak...Hoooop ben de altta kalmam deyip yapıştırırdım lafı... "Himm sen misin bana laf sokan al ben de sana laf sokuyorum"diye yarışırdim. Hatta bazen ilk benim başlattığım zamanlar bile olmuştur bunu. Ki bunlar çoğunlukta. Laf sokmak ayrı bir zanaat ve zevkti benim için. Yerinde ve zamanında olunca hele müthiş bir keyifti. Sanki ne oluyorsa😄

     
        Ama son bir iki yıldır bu tür iletişimi bıraktım. Özellikle yaklaşık bir yıldır hiç yapmadım desem yeridir. Artık kime ne söylemek istiyorsam karşısına geçip olduğu gibi söylemenin daha yararlı olduğunu gördüm. Kendimde bana yapılan imaları almamaya başladım. İmalı söylenen hiçbirşeyi üzerime almıyorum. " Varsa bir derdi açık açık söylesin"diyorum.Ya da biri benim söylediğim bir lafa karşılık beni bozacak bişey mi söyledi, evet sensin senin dediğin gibi olsun deyip işime bakıyorum.Hele de değişmeyecek hiç kimse ve hiçbir şey için enerjimi zamanımı asla harcamiyorum artık. Karşıdaki laf soktum diye sevinsin diyorum içimden halbuki ben cevap vermeye tenezzül ve gerek duymuyorum. Yani ortaya konuşulan hiçbir sözü üstüme almıyorum söyleyeyim 😄 Cesareti olan varsa gelip karşıma yüzüme direkt söyler diye düşünüyorum kendi tarafimda.

       Son yıllarda kendime ve yakın cevremdekilere de söylediğim bir lafı hep hatırlatıyorum.

Ben böyle yapıyorum ve iyi geldi bana. Laf dalaşı, laf sokmalar, o bana bunu dedi ben de ona böyle çaktım, nasıl mort ettim amaaa, ay bak cevap bile veremedi......gibi gibi şeyler öğrendim ki benden alıp götürüyor....
Tanıdığım herkese buradan duyururum ki kimseye laf sokmam ne söyleyeceksem tam olarak söylerim, bana yapılan imaları da anlamıyorum dolambaçları , direkt bana bişey soylenmeden yazilmadan hiçbirşeyi üzerime almıyorum😄👍

Bu işler için biraz yaşlı ve enerjisizim ben. Enerjimi daha olumlu şeylerle tüketmeye şartlanmışım harcayamiycam, zamanında çok yaptım halim yok 😄😄
Sevgi ve selamla herkes mutlu olsun🙏Amin

7 Ocak 2017 Cumartesi

50 yaşından önce öğrenelim





Şimdi gördüğüm ve çok beğendiğim bu fotoğrafları payalaşacağım bugün sizlerle.Birlikte okurken düşünelim.Hepsini çok doğru buldum ben bakalım siz ne düşüneceksiniz.

Her geçen gün aslında önceden hiçbirşeyin farkında olmadığını daha iyi anlıyor insan. Ben de ne safmışım, ne iyi niyetliymisim, nasıl da inanmışım diyorsunuz.
Evet başlıyoruz şimdi derslere. Ben bayıldım ve bu adami tebrik ediyorum bu tespitlerinden dolayı.
Hiçbir maddi kaynak size yapılan bir haksızlık kadar öğretici olamaz hayatınızda.
Nasıl da doğru bir tespit.

Sanırım kazanmak herkeste az ya da çok var da onu elde tutmak ve büyütmek gerçekten yetenek istiyor. Ben bu konuda zorlanıyorum para konusunda yeteneksizim☺
Bence muhteşem ama çok da zordur çocuk sahibi olmak onu büyütmek.

Bunu uykusuz geçirdiğim bir kaç hafta boyunca daha iyi anladım.




Eveeeet bu kesinlikle tecrübeyle sabittir.





Yani en aza indirmeye çalışın. En azından sizin için önemli olmayan insanların ne düşündüğünü önemsememekle başlayın bunu yapmaya.





Nazik olmak , nazik olmak.....Birçok insanın iletişimde en zorlandığı konu. Nazik olmadan söylenen hiçbir söz karşı tarafa geçmiyor. Aksine kışkırtıcı ve tahrik edici bir etki yaratıyor. Ve yapılmasını istediğiniz durumu erteliyor.




Nasıl doğru..........Aşağılık kompleksi olan, kendini zorla saydirmaya çalışan, sözünü değil de sesini yukseltebilen insanların sık yaşadığı bir durumdur öfke.



Işte ben bunu yapamıyorum. Ama denemeli.
Yani rutini bozmaktan korkanlardanim.


Ben azıcık yapıyorum bunu galiba . Hergün olmasa da bir kaç günde bir...




Işte bu müthiş!!!! Şikayet insanın içine işleyen ve zor vazgecebildigi bir durumdur. Ama değiştirebiliriz... Bizim secimimiz.


Her bir kitap başka bir dünya. Her bir karakter farkli insan tanima fırsatı aslında.




 Ben bunu kesin yapacağım.




 Yani ben öyle yapmaya çalışıyorum.




ÇOK SIK YAPTIĞIM BIR ŞEY BUUUU BENIM... Yani o onun duygusu banane diyorum.




AKIŞ... ZAMAN...



Bugünlük bu kadar... İsterseniz bir kez daha okuyun. Kıssadan hisse.

2 Ocak 2017 Pazartesi

TEŞEKKÜR EDERİM☺❤☺




Ben teşekkür ederim.

      Bugün bir de baktım ki taaaaa dünyanın bir uçlarindan bile okunuyormuş yazdıklarım. Şaşırdım açıkçası. Yani siz evinizin bir yerinde içinizden geçen duygularla yazıyorsunuz. Dünyanın farklı ülkelerinde , farklı evlerde, farklı hayatlarda can buluyor kelimeleriniz. Ne güzel birşeymiş bu. Hiç tanımadığınız insanların duygularını dile getirmek. Benim gibi düşünen hisseden insanlar olduğunu bilmek... Ya da insanların bu yoğun ve çabuk sıkılan tüketen zamanlarında sizin yazılarınızı okumak için zaman ayırmaları ne güzelmiş.Çünkü tahammülümüz yok ne dinlemeye ne de okumaya birşeyleri hemen görüp bitirelim geçelim istiyoruz herşeyi. Ama bu birkaç ayda gördüm ki bize benzeyen bizden olanları sıkılmadan takip ediyoruz. Merak ediyoruz acaba bugün ne yazdı diye.

     Tabiki burada yazılanları saçma bulanlarda vardır. Olmasa anormal zaten yüzlerce kişiyle aynı bakmamız imkansiz dünyaya. Ama olsun belli bir kesime bile bir anlık farklı bakış oluyorsak bu yeterlidir. Eleştiri hiç gelmedi bana en azından kırıcı eleştiri almadım diyebilirim. İlk yazılarımda da dediğim gibi yineliyorum şimdi de" Bence birini elestirmemiz  icin o işi ondan daha iyi yapiyor olmamız gerekir ." Yani iki kelimeyi yanyana getirip gerçekten ne düşündüğümüzü kimseye dokunmadan ince ince yazmayı bırakın basit bir mesajı bile tam olarak yazamayan üniversite mezunu nice insanlar var etrafımızda...Neyse konumuzdan sapmadan devam edelim. Yazmak iyi geliyor insana bence bunu denemelisiniz. Her gün kısacık da olsa birşeyler karalamak bilinçaltınızı temizliyor. Bana da iyi geldi. Sevdim bu işi. Hele bir de yazdıklarımın okunuyor olması kadayıf üstü kaymak gibi bir şey oluyor:)

      Ben şu an tam da şimdi bunu okuyan ve bendeki beni benimle paylaşan sana teşekkür ederim... Her kim olursan ol demekki hayatının bir yerindeyim. Varım...Ama sevdiğin ama kızdığın ama sinir olduğun ☺👍 Ama demekki senin için degerliyim ki vakit ayırıyorsun...

       Bol bol sevgi ve sağlıkla kalın....